Sever Hastalığı Nedir? Sever Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Sever hastalığı, tıbbi adıyla kalkaneal apofizit, büyüme çağındaki çocuk ve ergenlerin topuk kemiğindeki büyüme plağının aşırı yüklenmeye bağlı olarak hassaslaşmasıdır. Özellikle sporla aktif olarak ilgilenen 8-15 yaş grubunda görülen topuk ağrılarının en yaygın nedenini oluşturur. Bu durum adındaki “hastalık” ifadesinin aksine kalıcı bir sakatlık, kemik deformitesi veya enfeksiyon değildir. Tamamen geçici olan kalkaneal apofizit, iskelet gelişiminin doğal bir parçası olarak kabul edilen ve doğru yaklaşımla kolayca yönetilebilen bir aşırı kullanım yaralanması olarak tanımlanır. Bu süreç çocuğun büyümesiyle birlikte iz bırakmadan tamamen ortadan kalkar.

Sever Hastalığı nedir ve neden olur?

Sever hastalığının nedenini anlamak için çocukların iskelet sisteminin bir yetişkininkinden ne kadar farklı olduğunu bilmek gerekir. Yetişkinlerde kemikler tamamen sertleşmiş ve gelişimini tamamlamıştır. Oysa çocuklarda ve ergenlerde, kemiklerin uç kısımlarında kıkırdaktan oluşan ve kemiğin uzamasını sağlayan büyüme plakları bulunur. Topuk kemiğinin (kalkaneus) arka tarafında da Aşil tendonunun tam yapıştığı noktada apofiz adı verilen özel bir büyüme plağı yer alır. Bu bölge, 7-9 yaşlarında belirginleşir ve yaklaşık 15-17 yaşlarına gelindiğinde ana kemikle birleşerek tamamen sertleşir ve kaybolur.

İşte bu gelişim sürecinde, kıkırdak yapıdaki bu büyüme plağı, tüm kas-tendon-kemik zincirinin en hassas ve en zayıf halkasıdır. Vücudun en güçlü ve en büyük tendonu olan Aşil tendonu, baldır kaslarının gücünü bu noktaya iletir. Koşma, zıplama, ani duruşlar gibi hareketler sırasında Aşil tendonu, bu hassas büyüme plağını sürekli olarak çeker. Bu durumu bir ucundan duvara sabitlenmiş bir lastik bandın diğer ucundan sürekli olarak çekilip bırakılmasına benzetebiliriz. Eğer bu çekme işlemi çok sık, çok şiddetli ve dinlenmeye fırsat vermeden yapılırsa, lastik bandın duvara bağlandığı noktada bir aşınma ve yıpranma başlar. İşte Sever hastalığında olan da budur. Tekrarlayan bu mikro travmalar, büyüme plağında tahrişe, ödeme ve iltihabi bir reaksiyona yol açar. Bu vücudun aşırı yüke karşı verdiği doğal bir savunma tepkisidir ve ağrı ile kendini gösterir.

Bu durumun özellikle ergenlikteki hızlı büyüme atakları sırasında ortaya çıkması da bir tesadüf değildir. Bu dönemde çocuğun bacak kemikleri, baldır kaslarının ve Aşil tendonunun uzama hızından daha hızlı uzayabilir. Bu “asenkron büyüme”, Aşil tendonunun doğal olarak daha gergin ve “kısa” kalmasına neden olur. Zaten gergin olan bu tendon, sportif aktivitelerle birlikte büyüme plağına normalden çok daha fazla çekme kuvveti uygular ve ağrının ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Yani Sever hastalığı, tek bir düşme veya çarpma sonucu değil zamanla biriken aşırı yüklenmenin bir sonucudur.

Çocuğumda Sever Hastalığı riskini artıran faktörler nelerdir?

Sever hastalığı genellikle tek bir nedenden ziyade, birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Çocuğun büyüme evresi, yaptığı sporlar ve fiziksel özellikleri bu durumu tetikleyebilir. Sever hastalığı riskini artıran bazı önemli faktörler bulunmaktadır:

  • Hızlı büyüme atakları
  • Yoğun ve tekrarlayıcı spor aktiviteleri
  • Sert zeminlerde antrenman yapma
  • Baldır kaslarında ve Aşil tendonunda gerginlik
  • Ayak yapısıyla ilgili bazı durumlar
  • Uygun olmayan veya eskimiş ayakkabı kullanımı
  • Vücut ağırlığının fazla olması

Bu faktörlerin her biri, topuktaki büyüme plağına binen stresi artırarak sorunun ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Örneğin futbol, basketbol, voleybol, atletizm ve jimnastik gibi sürekli koşma ve zıplama gerektiren sporlar, Aşil tendonunu en çok zorlayan aktivitelerdir. Özellikle yeni bir sezona başlarken veya antrenman temposu aniden artırıldığında belirtiler ortaya çıkabilir.

Ayakkabı seçimi de sandığımızdan çok daha önemlidir. Yastıklaması yetersiz, tabanı sert veya eskimiş ayakkabılar, zeminden gelen şok dalgalarını ememez ve tüm yükü doğrudan topuğa iletir. Krampon gibi altı çivili ayakkabılar da basıncı belirli noktalarda yoğunlaştırarak riski artırabilir. Benzer şekilde düz tabanlık veya içe basma gibi ayak yapısındaki biyomekanik sorunlar, yürürken ve koşarken Aşil tendonunun çekme açısını değiştirir ve büyüme plağına anormal bir yük bindirir. Son olarak baldır kaslarının doğuştan gergin olması veya esnekliğinin yetersiz olması, Aşil tendonunun sürekli olarak gergin kalmasına neden olur. Bu durum topuk büyüme plağının her adımda daha fazla strese maruz kalması anlamına gelir.

Sever Hastalığı belirtileri nelerdir ve tanı nasıl konulur?

Sever hastalığının tanısını koymak için genellikle ileri teknoloji görüntüleme yöntemlerine veya kan tahlillerine ihtiyaç duymayız. Tanı, büyük ölçüde hastanın ve ailesinin verdiği bilgiler ile dikkatli bir fizik muayene sonucunda konulur. Bu nedenle doktorunuza çocuğunuzun şikayetleriyle ilgili detaylı bilgi vermeniz çok önemlidir. Sever hastalığının en tipik belirtileri oldukça nettir ve genellikle kolayca ayırt edilebilir:

  • Topuğun arka veya alt-arka kısmında hissedilen ağrı
  • Ağrının koşma, zıplama gibi aktiviteler sırasında veya hemen sonrasında artması
  • Aktiviteye ara verildiğinde veya dinlenince ağrının azalması veya tamamen geçmesi
  • Özellikle spor sonrası belirginleşen topallama
  • Ağrıyan topuğa basmaktan kaçınmak için parmak ucunda yürüme eğilimi
  • Topuğun arka kısmına dokunulduğunda veya yanlardan sıkıştırıldığında hissedilen hassasiyet

Öyküde tipik olan ağrının sinsi bir şekilde başlamasıdır. Çocuk genellikle ağrıyı başlatan tek bir olayı hatırlayamaz. Ağrı, “çürük gibi” veya “sızlama şeklinde” tarif edilebilir. Sabahları genellikle ağrı olmazken, gün içindeki koşturmaca ve oyunlarla birlikte ağrı yavaş yavaş ortaya çıkar. Şikayetler tek topukta olabileceği gibi, vakaların yarısından fazlasında her iki topukta birden görülebilir, ancak genellikle bir taraf daha ağrılıdır.

Fizik muayene sırasında, tanıyı doğrulamak için birkaç basit ama etkili manevra yapılır. Öncelikle, ağrının nerede olduğu parmakla dokunularak (palpasyon) tespit edilir. Ağrı, Aşil tendonunun kendisinde veya ayak tabanında değil tendonun topuk kemiğine yapıştığı noktadadır. Ardından, Sever hastalığı için en belirleyici test olan “Kalkaneal Sıkıştırma Testi” (Squeeze Test) uygulanır. Bu testte, topuğun arka kısmı, avuç içiyle iki yandan nazikçe sıkıştırılır. Eğer bu manevra çocuğun tarif ettiği tipik ağrıyı yeniden oluşturuyorsa, bu Sever hastalığı için çok güçlü bir bulgudur. Ayrıca muayene sırasında baldır kaslarının gerginliğini anlamak için ayak bileğinin yukarı doğru ne kadar bükülebildiği kontrol edilir. Çoğu hastada bu harekette bir kısıtlılık olduğu görülür. Bu basit adımlar, genellikle tanıyı kesinleştirmek için yeterlidir.

Sever Hastalığı için röntgen veya MR gerekli midir?

Ailelerin en sık sorduğu sorulardan biri de “Röntgen çektirmemiz gerekmez mi?” sorusudur. Tipik bir Sever hastalığı öyküsü ve muayenesi olan bir çocukta, tanıyı doğrulamak için röntgen veya MR gibi görüntüleme yöntemleri genellikle gerekli değildir. Bu durumun tanısı öncelikle kliniktir. Hatta röntgen filmleri bazen kafa karıştırıcı bile olabilir. Çünkü büyüme çağındaki çocukların topuk büyüme plakları, röntgende doğal olarak düzensiz, parçalı veya normalden daha yoğun (sklerotik) görünebilir. Bu bulgular, hiçbir şikayeti olmayan sağlıklı çocuklarda bile görülebilen, büyümenin tamamen normal bir parçasıdır. Dolayısıyla bu görünüme bakarak Sever hastalığı tanısı koymak doğru değildir.

Peki, görüntüleme yöntemlerini ne zaman kullanırız? Görüntülemenin asıl rolü, Sever hastalığını doğrulamaktan çok, topuk ağrısına neden olabilecek diğer, daha nadir ve daha ciddi durumları dışlamaktır. Eğer çocuğun şikayetleri tipik değilse, örneğin ağrı dinlenirken de devam ediyorsa, gece uykudan uyandırıyorsa, topukta belirgin bir şişlik veya kızarıklık varsa veya yakın zamanda ciddi bir travma öyküsü mevcutsa, o zaman altta yatan başka bir problemden şüphelenilir. Bu durumlarda, diğer olası tanıları ekarte etmek amacıyla röntgen veya ileri tetkikler istenebilir.

Görüntüleme ile dışlanması gerekebilecek bazı durumlar şunlardır:

  • Topuk kemiğinde stres kırığı veya diğer kırıklar
  • Basit kemik kisti gibi iyi huylu lezyonlar
  • Kemik iltihabı (osteomiyelit)
  • Çok nadir de olsa kemik tümörleri

Özetle doktorunuz çocuğunuzun öyküsünü dinleyip muayenesini yaptıktan sonra her şeyin tipik bir Sever hastalığı ile uyumlu olduğunu düşünüyorsa, genellikle herhangi bir görüntüleme istemeyecek ve çocuğunuzu gereksiz radyasyona maruz bırakmayacaktır. Görüntüleme, yalnızca “kırmızı bayrak” olarak adlandırılan şüpheli durumlarda başvurulan bir araçtır.

Sever Hastalığı tedavisinde izlenecek adımlar nelerdir?

Sever hastalığının tedavisiyle ilgili en güzel haber, bunun tamamen konservatif olması, yani ameliyatsız yöntemlerle yönetilmesidir. Bu durum için hiçbir zaman cerrahi bir müdahale gerekmez. Tedavinin amacı basittir: ağrıyı kontrol altına almak, altta yatan nedenleri (gerginlik ve zayıflık gibi) düzeltmek ve çocuğun güvenli bir şekilde aktivitelerine dönmesini sağlamak. Tedavi genellikle aşamalı bir yaklaşımla planlanır.

Tedavinin ilk ve en önemli adımı, ağrıya neden olan aktivitelerin kısıtlanmasıdır. Buna “göreli dinlenme” diyoruz. Bu çocuğun tamamen hareketsiz kalması gerektiği anlamına gelmez. Amaç koşma, zıplama gibi topuğa yük bindiren ve ağrıyı tetikleyen spor ve oyunlara ağrı geçene kadar ara vermektir. Yüzme, bisiklete binme gibi topuğa daha az yük bindiren aktiviteler genellikle sorun yaratmaz. Ağrıyı kontrol altına almak için uygulanacak ilk adımlar oldukça basittir:

  • Ağrıya neden olan spor ve aktivitelerin geçici olarak bırakılması
  • Ağrılı bölgeye günde birkaç kez 15-20 dakika buz uygulanması
  • Gerekli görüldüğünde doktorun önerdiği basit ağrı kesicilerin kısa süreli kullanımı
  • Ayakkabıların içine yerleştirilecek silikon topuk yükselticileri (topukluk) veya topuk kapları kullanılması

Bu adımlar arasında özellikle topuk yükselticileri çok etkilidir. Bu basit destekler, topuğu birkaç milimetre yükselterek Aşil tendonunu mekanik olarak gevşetir. Bu da tendonun büyüme plağına uyguladığı çekme kuvvetini anında azaltarak ağrının hafiflemesine yardımcı olur.

Akut ağrı kontrol altına alındıktan sonra tedavinin ikinci ve en kritik aşamasına geçilir: rehabilitasyon. Amaç sadece ağrıyı geçirmek değil soruna neden olan temel biyomekanik eksiklikleri gidermektir. Bu aşama genellikle bir fizik tedavi uzmanı eşliğinde yürütülür ve iki ana bileşenden oluşur: germe ve güçlendirme. Germe egzersizlerinin temel hedefi, gergin olan baldır kaslarını ve Aşil tendonunu esnetmektir. Duvara karşı yapılan klasik germe hareketleri (diz düz ve diz bükülü pozisyonlarda) düzenli olarak günde en az 2-3 kez yapılmalıdır. Güçlendirme programı ise kademeli olarak ilerler. Başlangıçta direnç bantları gibi basit aletlerle başlanırken, zamanla çift ayak, ardından tek ayak parmak ucuna yükselme gibi daha zorlayıcı egzersizlere geçilir. Bu program sadece baldırı değil aynı zamanda kalça ve karın kaslarını da içermelidir çünkü vücut bir bütün olarak çalışır.

Hastaların çok küçük bir kısmında, ağrı çok şiddetli olabilir veya standart tedavilere yanıt vermeyebilir. Bu inatçı durumlarda, topuğu tamamen dinlenmeye zorlamak için 2-4 hafta süreyle yürüme botu veya nadiren kısa bacak alçısı gibi yöntemlere başvurulabilir. Bu büyüme plağının iyileşmesi için ona mutlak bir dinlenme süresi tanır. Bu süre sonunda, kaybedilen gücü ve esnekliği geri kazanmak için yine bir rehabilitasyon programına başlanır.

Çocuğum Sever Hastalığı sonrası spora ne zaman dönebilir?

“Çocuğum ne zaman futbol oynamaya geri dönebilir?” Bu ailelerin tedavi sürecinde en çok merak ettiği sorudur. Spora dönüş için aceleci davranmak, ağrının tekrarlamasına neden olabilecek en büyük hatadır. Bu nedenle takvime dayalı bir “iki hafta sonra başla” yaklaşımı yerine, kritere dayalı bir yaklaşım benimsemek en doğrusu ve en güvenlisidir. Bu çocuğun spora ancak belirli fonksiyonel hedefleri ağrısız bir şekilde tamamladıktan sonra dönebileceği anlamına gelir. Bu hem daha kalıcı bir iyileşme sağlar hem de yeniden sakatlanma riskini en aza indirir.

Çocuğunuzun spora güvenle dönebileceğini gösteren bazı önemli kriterler şunlardır:

  • Normal yürüyüş sırasında kesinlikle ağrının olmaması
  • Hafif tempoda koşarken ve zıplarken ağrı hissetmemesi
  • Tek ayak üzerinde ağrısız bir şekilde zıplayabilmesi
  • Ayak bileği hareket açıklığının tamamen normale dönmesi
  • Doktor veya fizyoterapistin yaptığı kuvvet testlerinde, sağlam bacak ile ağrıyan bacak arasında belirgin bir güç farkı kalmaması
  • Spora özgü hareketleri (örneğin futbolda şut çekme, basketbolda ani yön değiştirme) ağrısız yapabilmesi

Bu kriterler sağlandığında, spora dönüş kademeli olmalıdır. Örneğin önce antrenmanların sadece ısınma ve hafif tempolu kısımlarına katılarak başlanabilir. Zamanla antrenman süresi ve yoğunluğu yavaş yavaş artırılır. Bu süreçte ağrının geri dönüp dönmediği yakından takip edilmelidir. Eğer herhangi bir aşamada ağrı yeniden başlarsa, bu henüz hazır olunmadığının bir işaretidir ve bir adım geri atıp dinlenmek gerekir.

Sever Hastalığı’nın tekrarlamaması için neler yapılabilir?

Sever hastalığı, çocuk iskelet gelişimini tamamladığında kendiliğinden tamamen ortadan kalkan bir durumdur. Ancak bu süreç tamamlanana kadar, yani yaklaşık 15-17 yaşına kadar, belirtilerin tekrarlama potansiyeli vardır. Bu nedenle tedavi bittikten sonra da koruyucu önlemlere devam etmek, çocuğunuzun spordan ve hareketli yaşamdan keyif alarak bu dönemi atlatmasını sağlar. Tekrarlamayı önlemek için uygulanabilecek stratejiler, aslında hastalığa neden olan risk faktörlerini yönetmekten geçer.

Bu konuda dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır:

  • Antrenman yükünü ve yoğunluğunu aniden değil kademeli olarak artırmak
  • Çocuğun yaptığı spora uygun, iyi yastıklamalı ve destekleyici ayakkabılar giymesini sağlamak
  • Eskimiş ve özelliğini yitirmiş spor ayakkabılarını düzenli olarak yenilemek
  • Baldır kaslarına yönelik germe egzersizlerini bir alışkanlık haline getirmek
  • Her spor aktivitesinden önce mutlaka iyi bir ısınma rutini uygulamak
  • Eğer doktor tarafından önerildiyse, spor sırasında topukluk veya tabanlık kullanımına devam etmek
  • Sağlıklı bir kiloyu korumak

Bu önlemler arasında belki de en önemlisi, antrenman yükünün akıllıca yönetilmesidir. Çocuğu, özellikle büyüme atağı dönemlerinde, yıl boyunca tek bir spora aşırı yoğunlaşmaktan ve aşırı antrenmandan korumak önemlidir. Farklı spor dallarıyla uğraşmak, vücudun farklı kas gruplarını çalıştırarak tek bir bölgeye aşırı yük binmesini engelleyebilir. Germe egzersizlerini ise sadece ağrı varken değil bir rutin olarak özellikle spor sonrası kaslar sıcakken yapmak en etkilidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir