Ortopedi ve Travmatoloji; kemik, eklem, kas, bağ, tendon ve sinirlerden oluşan kas-iskelet sisteminin hastalıkları, yaralanmaları ve bozuklukları ile ilgilenen cerrahi tıp dalıdır. Bu uzmanlık alanı, ani bir düşme sonucu oluşan kırık ve çıkıklardan, zamanla gelişen eklem kireçlenmesi (osteoartrit), menisküs yırtıkları, bel fıtığı ve omuz tendon kopmaları gibi durumlara kadar çok geniş bir yelpazeyi kapsar. Tedavi yaklaşımı, hastanın durumuna göre fizik tedavi ve enjeksiyon gibi ameliyatsız yöntemlerden, artroskopik (kapalı) cerrahi ve eklem protezi gibi ileri düzey operasyonlara kadar çeşitlilik gösterir.
Yazı İçeriği
Ortopedi ve Travmatoloji ne anlama gelir ve bu iki alanın farkı nedir?
Bu iki terim, uzmanlık alanımızın iki farklı yüzünü temsil eder. Birini planlı bir bahçe bakımı, diğerini ise aniden çıkan bir fırtına sonrası onarım çalışması gibi düşünebiliriz. İkisi de aynı uzmanlık ve bilgi birikimini gerektirir ama odak noktaları ve zamanlamaları farklıdır.
Ortopedi (Planlı Tedaviler), genellikle acil olmayan, uzun süredir devam eden durumlarla ilgilenir. Burada amaç zamanla yıpranmış veya bozulmuş olan yapıları onarmak, ağrıyı dindirmek ve yaşam kalitesini artırmaktır. Tedavi süreci genellikle bir dizi ameliyatsız yöntemle başlar ve cerrahi son çare olarak düşünülür. Bu alanda karşılaşılan bazı temel durumlar şunlardır:
- Eklem kireçlenmesi (osteoartrit)
- Romatizmal eklem hastalıkları
- Omurga eğrilikleri (skolyoz, kifoz)
- Doğuştan gelen kalça çıkığı gibi sorunlar
- Kronik hale gelmiş spor yaralanmaları
- Sinir sıkışmaları (karpal tünel sendromu gibi)
Travmatoloji (Acil Tedaviler) ise tamamen ani ve beklenmedik yaralanmalara odaklanır. Bir kaza, düşme veya spor olayı sonrası oluşan hasarlar bu alanın konusudur. Burada zamanla yarışılır ve amaç oluşan hasarı en hızlı ve doğru şekilde tedavi ederek hastanın bir an önce sağlığına kavuşmasını sağlamaktır. Travmatolojinin ilgi alanına giren bazı yaygın durumlar ise şunlardır:
- Kemik kırıkları
- Eklem çıkıkları
- Kas ve tendon kopmaları
- Bağ yırtıkları (ön çapraz bağ, menisküs gibi)
- Çoklu yaralanmalar (politravma)
Türkiye’deki modern yaklaşımda bu iki alan bir bütündür. Bir “Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı”, bu geniş yelpazenin tamamına hakimdir. Örneğin trafik kazası sonrası bacağında parçalı bir kırık oluşan hastanın acil ameliyatını yapan hekim, yıllar sonra aynı hastanın ekleminde gelişen kireçlenme nedeniyle ihtiyaç duyduğu protez ameliyatını da yapabilir. Bu hastanın tüm tıbbi öyküsünü bilen bir hekimle uzun soluklu bir güven ilişkisi kurulmasını sağlar.
Bir Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı hangi tür hastalıklara ve yaralanmalara bakar?
Kas-iskelet sistemimiz vücudumuzun her yerinde olduğu için, ilgilendiğimiz hastalıkların ve yaralanmaların listesi de oldukça uzundur. Bu rahatsızlıkları daha iyi anlamak için birkaç ana başlık altında toplayabiliriz.
Zamanla Ortaya Çıkan Yıpranma ve İltihaplı Durumlar
Bunlar genellikle “yaşa bağlı” veya “aşırı kullanıma bağlı” olarak tanımlanan, yavaş yavaş gelişen sorunlardır.
- Osteoartrit (Eklem Kireçlenmesi): Eklemlerimizdeki koruyucu kıkırdak dokusunun zamanla aşınmasıdır. En sık diz, kalça ve omuz gibi yük taşıyan eklemlerde görülür ve ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığına neden olur.
- Romatoid Artrit: Vücudun kendi bağışıklık sisteminin eklemlere saldırdığı iltihaplı bir romatizma türüdür. Ciddi eklem hasarına ve deformitelere yol açabilir.
- Tendinit ve Bursit: Tendonların (kasları kemiğe bağlayan yapılar) veya bursaların (eklemlerdeki yastıkçık keseleri) iltihaplanmasıdır. Genellikle tekrarlayan zorlanmalar sonucu oluşur. Tenisçi dirseği buna iyi bir örnektir.
Ani Gelişen Travmatik Yaralanmalar
Bu grup, travmatolojinin ana odak noktasıdır ve genellikle bir kaza veya darbe sonucu meydana gelir.
Kırıklar: Kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıkların birçok çeşidi bulunur:
- Kapalı kırık (deri bütünlüğü bozulmaz)
- Açık kırık (kırık kemik ucu deriyi deler)
- Stres kırığı (tekrarlayan yüklenmelere bağlı küçük çatlaklar)
- Parçalı kırık (kemik birden fazla parçaya ayrılır)
Çıkıklar: Bir eklemi oluşturan kemiklerin normal yerlerinden ayrılmasıdır. Omuz ve parmak çıkıkları sık görülür.
Yumuşak Doku Yaralanmaları: Bunlar kas, bağ ve tendonlardaki hasarlardır.
- Ön çapraz bağ (ÖÇB) yırtığı
- Menisküs yırtığı
- Omuz rotator manşet yırtığı
- Aşil tendonu kopması
- Kas ezilmeleri ve yırtıkları
Vücut Bölgelerine Göre Sık Görülen Sorunlar
Bazı rahatsızlıklar belirli bölgelerde daha sık karşımıza çıkar.
Omurga Bölgesi:
- Bel ve boyun fıtıkları
- Omurilik kanalında daralma (spinal stenoz)
- Omurga kaymaları
- Omurga kırıkları
Omuz ve Dirsek Bölgesi:
- Omuz sıkışma sendromu
- Donuk omuz
- Tekrarlayan omuz çıkıkları
- Tenisçi ve golfçü dirseği
El ve El Bileği Bölgesi:
- Karpal tünel sendromu
- Tetik parmak
- Ganglion kistleri
- El bileği kırıkları (skafoid kırığı gibi)
Kalça ve Diz Bölgesi:
- Kalça ve diz kireçlenmesi
- Kalça kırıkları
- Kalça sıkışma sendromu
- Menisküs ve bağ yaralanmaları
Ayak ve Ayak Bileği Bölgesi:
- Topuk dikeni (plantar fasiit)
- Ayak bileği burkulmaları ve bağ yaralanmaları
- Halluks valgus (bunyon)
- Düz tabanlık
Ortopedik bir sorunda doğru teşhis nasıl konulur?
Doğru tedaviye giden yol, her zaman doğru teşhisten geçer. Teşhis süreci, bir yapbozun parçalarını birleştirmeye benzer. Her parça, yani her bilgi, büyük resmi görmemize yardımcı olur. Bu süreç her zaman hastayı dinlemekle başlar ve teknolojik imkanlarla desteklenir.
Teşhisin en önemli ve vazgeçilmez kısmı, hastanın hikayesini (anamnez) dikkatle dinlemek ve ayrıntılı bir fizik muayene yapmaktır. Teknolojinin tüm imkanlarına rağmen, hiçbir görüntüleme yöntemi, hastanın kendi ağzından anlattığı şikayetlerin ve hekimin elleriyle yaptığı muayenenin yerini tutamaz.
- Hasta Öyküsü: Ağrınız ne zaman ve nasıl başladı? Sizi uykudan uyandırıyor mu? Hangi hareketlerle artıyor, hangileriyle azalıyor? Düşme, çarpma gibi bir olay yaşadınız mı? Bu ve benzeri soruların cevapları, olası tanıları belirlemede bize yol gösterir.
- Fizik Muayene: Bu aşamada, şikayetçi olduğunuz bölgeyi gözlemler, dokunarak hassasiyetin, şişliğin veya ısı artışının yerini tespit ederiz. Ardından, ekleminizin hareket açıklığını, kaslarınızın gücünü ve sinirlerinizin durumunu değerlendirmek için bir dizi test yaparız. Bazen, belirli bir bağın veya tendonun durumunu anlamak için “özel provokatif testler” adı verilen, o yapıyı hafifçe strese sokan özel manevralar uygularız. Bu testler, sorunun kaynağını netleştirmede çok değerlidir.
Fizik muayenede edindiğimiz ön bilgileri doğrulamak ve sorunun boyutunu net bir şekilde görmek için görüntüleme yöntemlerinden faydalanırız. Hangi yöntemin seçileceği, şüphelenilen soruna bağlıdır.
Tanıda kullanılan başlıca görüntüleme yöntemleri nelerdir?
Her görüntüleme yönteminin kendine özgü bir gücü vardır. Biri kemikleri bir fotoğraf gibi gösterirken, diğeri yumuşak dokuların en ince ayrıntısını ortaya koyar. Doğru yöntemi seçmek, doğru teşhis için kritik öneme sahiptir.
Röntgen (Radyografi)
Röntgen, ortopedik değerlendirmenin adeta alfabesidir. Çoğu durumda ilk başvurduğumuz yöntemdir. Kemik yapısını ve eklem aralıklarını çok net gösterir. Hızlı, kolay ulaşılabilir ve ekonomiktir. Röntgen ile değerlendirilebilen temel durumlar şunlardır:
- Kırıklar
- Çıkıklar
- İleri evre eklem kireçlenmesi (kemiklerin birbirine sürtmesi)
- Kemik deformiteleri
- Bazı kemik tümörleri
Bilgisayarlı Tomografi (BT)
Tomografi, röntgenin çok daha gelişmiş bir versiyonudur. Vücudun kesitler halinde, üç boyutlu ve çok daha detaylı görüntülerini oluşturur. Özellikle kemik dokusunun karmaşık yapısını incelemek için paha biçilmezdir. Tomografinin en sık kullanıldığı alanlar şunlardır:
- Eklem içine uzanan karmaşık kırıklar
- Ameliyat öncesi detaylı planlama yapılması gereken durumlar
- Kemik tümörlerinin yayılımının değerlendirilmesi
- Röntgende net görülemeyen küçük kırıklar
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)
MRG, radyasyon kullanmadan, güçlü bir manyetik alan yardımıyla vücudun içini görüntüleyen bir teknolojidir. Özellikle yumuşak dokuların, yani kasların, bağların, tendonların, menisküslerin ve kıkırdağın görüntülenmesinde altın standarttır. Şöyle düşünelim; röntgen ve tomografi binanın iskeletini (kemikleri) gösterirken, MRG duvarları, elektrik tesisatını ve mobilyaları (yumuşak dokuları) gösterir. MRG’nin özellikle değerli olduğu bazı durumlar vardır:
- Menisküs ve ön çapraz bağ gibi diz yaralanmaları
- Omuzda rotator manşet tendon yırtıkları
- Bel ve boyun fıtıkları
- Kıkırdak hasarının erken evrede tespiti
- Kemik iliği ödemi ve gizli kırıklar
- Yumuşak doku ve kemik tümörleri
Kas-İskelet Sistemi Ultrasonu (USG)
Ultrason, ses dalgaları kullanarak çalışan, dinamik ve gerçek zamanlı bir görüntüleme yöntemidir. En büyük avantajı, muayene sırasında kasların ve tendonların hareketini canlı olarak izleyebilmemizdir. Bu statik bir MRG görüntüsünde fark edilemeyebilecek sorunları (örneğin hareket sırasında bir tendonun sıkışması gibi) ortaya çıkarabilir. Ayrıca enjeksiyon gibi işlemleri yaparken iğnenin doğru yere gittiğini görmemizi sağlayarak tedavinin etkinliğini artırır. Ultrasonun sıkça kullanıldığı durumlar şunlardır:
- Tendon yırtıkları ve iltihapları
- Kas yaralanmaları
- Yüzeysel kistler ve kitleler
- Bebeklerde kalça çıkığı taraması
- Enjeksiyon tedavilerinde rehberlik
Ameliyat gerekmeden önce denenen tedavi yöntemleri nelerdir?
Ortopedide temel felsefemiz, mümkün olan her durumda öncelikle ameliyatsız, yani konservatif yöntemleri denemektir. Cerrahi, genellikle bu yöntemler yetersiz kaldığında veya yaralanmanın doğası gereği kesinlikle gerekli olduğunda gündeme gelir. Bu yaklaşım vücudun kendi iyileşme potansiyeline bir şans vermek anlamına gelir.
Temel Yaklaşımlar ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Her şeyden önce, vücudu dinlemek ve ona iyileşmesi için zaman tanımak gerekir.
- İstirahat ve Aktivite Düzenlemesi: Akut yaralanmalarda “buz, istirahat, bandaj ve kalp seviyesinden yukarıda tutma” (RICE) prensibi şişliği ve ağrıyı kontrol altına almada çok etkilidir. Kronik durumlarda ise ağrıyı tetikleyen hareketlerden kaçınmak ama tamamen hareketsiz kalmamak önemlidir.
- İmmobilizasyon: Kırıklarda veya ciddi bağ yaralanmalarında bölgeyi alçı, atel veya özel breyslerle hareketsiz bırakmak, dokuların doğru pozisyonda iyileşmesi için hayati önem taşır.
- Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon: Bu konservatif tedavinin en önemli parçasıdır. Fizyoterapistler eşliğinde yapılan kişiye özel egzersiz programları, kasları güçlendirir, eklem hareket açıklığını artırır ve vücudun doğru hareket kalıplarını yeniden öğrenmesini sağlar. Fizik tedavi, sadece iyileşmeyi hızlandırmakla kalmaz, aynı zamanda sorunun tekrarlamasını da önler.
İlaç Tedavileri
İlaçlar, genellikle ağrıyı ve iltihabı kontrol altına alarak diğer tedavilerin (özellikle fizik tedavinin) daha rahat yapılabilmesini sağlar:
- Ağrı kesiciler (analjezikler)
- Anti-inflamatuar ilaçlar (iltihap gidericiler)
- Kas gevşeticiler
- Kıkırdak destekleyici takviyeler
- Kemik erimesi (osteoporoz) ilaçları
Enjeksiyon Tedavileri
Sorunun olduğu bölgeye doğrudan yapılan enjeksiyonlar, ilacın tam hedefe ulaşmasını sağlayarak hızlı ve etkili bir rahatlama sunabilir. Bu enjeksiyonlar aynı zamanda tanısal bir amaca da hizmet edebilir. Örneğin bir ekleme yapılan lokal anestezikli bir enjeksiyon ağrıyı anında kesiyorsa, sorunun kaynağının o eklem olduğu kesinleşmiş olur. Sıkça uygulanan enjeksiyon türleri şunlardır:
- Kortizon Enjeksiyonları: Güçlü iltihap giderici etkileriyle, eklem içindeki, tendon çevresindeki veya bursalardaki ödemi ve ağrıyı hızla baskılarlar.
- Hyaluronik Asit (Eklem Sıvısı) Enjeksiyonları: Özellikle diz kireçlenmesinde, eklemin doğal kayganlığını ve şok emici özelliğini artırmak amacıyla uygulanır.
- PRP (Trombositten Zengin Plazma): Hastanın kendi kanından hazırlanan ve büyüme faktörleri açısından zenginleştirilmiş plazmanın sorunlu bölgeye enjekte edilmesidir. Vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını tetiklemeyi amaçlar.
- Kök Hücre Tedavileri: Hastanın genellikle kemik iliği veya yağ dokusundan alınan kök hücrelerin, hasarlı kıkırdak veya tendon gibi dokulara enjekte edilmesini içeren, gelişmekte olan bir tedavi yöntemidir.
Hangi durumlarda ameliyat gerekir ve başlıca ortopedik ameliyat türleri nelerdir?
Ameliyat kararı, birçok faktör göz önünde bulundurularak verilir: hastanın yaşı, aktivite seviyesi, yaralanmanın tipi, ameliyatsız tedavilere yanıt ve hastanın beklentileri… Cerrahi, bir sorunu “düzeltmek” için güçlü bir araçtır ve modern teknikler sayesinde her zamankinden daha güvenli ve etkili hale gelmiştir.
Artroskopi (Kapalı Eklem Cerrahisi)
Artroskopi, eklemlere büyük kesiler yapmadan, sadece birkaç küçük delikten girerek bir kamera ve özel aletler yardımıyla yapılan ameliyatlardır. “Anahtar deliği cerrahisi” olarak da bilinir. Bu yöntem daha az ağrı, daha hızlı iyileşme ve daha iyi kozmetik sonuçlar gibi büyük avantajlar sunar. Artroskopinin yaygın olarak kullanıldığı bazı alanlar şunlardır:
Diz Cerrahisi:
- Menisküs yırtıklarının onarımı veya temizlenmesi
- Ön ve arka çapraz bağların yeniden yapılandırılması
Kıkırdak onarımları
- Eklem içi serbest cisimlerin çıkarılması
Omuz Cerrahisi:
- Rotator manşet tendon yırtıklarının onarımı
- Omuz sıkışma sendromunun giderilmesi
- Tekrarlayan omuz çıkıklarının tedavisi
Diğer Eklemler: Ayak bileği, kalça, el bileği ve dirsek gibi diğer eklemlerdeki belirli sorunlar da artroskopik olarak tedavi edilebilir.
Artroplasti (Eklem Protezi Cerrahisi)
Artroplasti, aşınmış ve ileri derecede hasar görmüş bir eklemin, metal, seramik ve polietilen gibi özel materyallerden yapılmış yapay bir eklemle (protez) değiştirilmesi ameliyatıdır. Ameliyatın temel amacı, kireçlenmenin neden olduğu dayanılmaz ağrıyı ortadan kaldırmak ve hastanın hareket kabiliyetini geri kazandırmaktır. Günümüzde en sık yapılan ve en başarılı ameliyatlardan biridir. Protez cerrahisinin en sık uygulandığı eklemler şunlardır:
- Kalça (Total Kalça Protezi)
- Diz (Total Diz Protezi)
- Omuz (Omuz Protezi)
Dirsek ve ayak bileği gibi diğer eklemlerde de uygulanabilir.
Kırık Fiksasyon Cerrahisi
Yerinden oynamış, dengesiz veya eklem içine uzanan kırıkların iyileşmesi için cerrahi olarak sabitlenmesi gerekir. Amaç kırık parçalarını anatomik pozisyonlarına geri getirip (redüksiyon) kaynayana kadar stabil bir şekilde tutmaktır (fiksasyon). Bunun için kullanılan bazı temel materyaller vardır:
- Plaklar ve vidalar
- İntramedüller çiviler (uzun kemiklerin içine yerleştirilen çubuklar)
- Teller ve pinler
- Eksternal fiksatörler (kemiğe dışarıdan bir çerçeve ile uygulanan tespit cihazları)
Trafik kazası gibi çoklu ve ciddi yaralanmalarda hastaya yaklaşım nasıl olur?
Bir hastanın vücudunun birden fazla bölgesinde ciddi ve hayatı tehdit eden yaralanmalarının olduğu durumlar (politravma), travmatolojinin en zorlu ve en kritik alanıdır. Burada öncelik, kırık bir kolu veya bacağı düzeltmek değil hastayı hayatta tutmaktır. Bu tam bir ekip çalışması gerektiren, saniyelerin bile önemli olduğu bir süreçtir.
Yaklaşım İleri Travma Yaşam Desteği (ATLS) adı verilen uluslararası bir protokole dayanır. Bu protokol, en hayati tehlikeyi yaratan sorunu ilk önce çözme prensibine dayanır. Bu adımlar “ABCDE” olarak bilinir.
- A (Airway): Hava yolunun açık ve güvenli olduğundan emin olmak. Bu sırada boyun omurgası daima korunur.
- B (Breathing): Hastanın yeterli nefes alıp almadığını kontrol etmek ve akciğerlerdeki ciddi yaralanmaları tedavi etmek.
- C (Circulation): Dolaşımı kontrol etmek ve aktif kanamaları durdurmak. Ortopedik açıdan bu adım kritiktir. Örneğin leğen kemiği (pelvis) kırıkları çok ciddi iç kanamalara neden olabilir. Bu durumda kanamayı yavaşlatmak için pelvise hemen bir bandaj veya kemer uygulanır.
- D (Disability): Hastanın beyin ve omurilik hasarını hızla değerlendirmek.
- E (Exposure): Hastayı tamamen soyarak gözden kaçan başka yaralanma olup olmadığını kontrol etmek ve vücut ısısının düşmesini engellemek.
Bu ilk müdahaleler yapıldıktan sonra, hastanın genel durumu çok kritikse, hemen tüm kırıkları uzun sürecek bir ameliyatla tedavi etmeye çalışmayız. Bu zaten şokta olan vücuda bir “ikinci darbe” vurmak gibi olur. Bunun yerine, “Hasar Kontrol Ortopedisi” adı verilen bir strateji izleriz. Bu stratejinin amacı, en az cerrahiyle en fazla faydayı sağlamaktır. Kırıkları geçici olarak dışarıdan tespit cihazlarıyla (eksternal fiksatör) sabitleyip, büyük kanamaları durdurup hastayı hızla yoğun bakıma alırız. Hasta birkaç gün içinde fizyolojik olarak toparlandığında, yani vücudu daha büyük bir ameliyatı kaldıracak güce ulaştığında, kalıcı kırık tedavisi için ikinci bir ameliyat planlarız. Bu yaklaşım en ağır yaralı hastalarda hayatta kalma oranlarını önemli ölçüde artırmıştır.
Ortopedi ve Travmatoloji alanında hangi alt uzmanlık dalları bulunur?
Ortopedi ve Travmatoloji o kadar geniş bir alandır ki birçok hekim temel uzmanlık eğitiminden sonra belirli bir konuda daha da derinleşmek için ek bir eğitim (yan dal veya fellowship) alır. Bu karmaşık sorunların o konunun uzmanı tarafından daha yüksek bir başarı oranıyla tedavi edilmesini sağlar. Başlıca alt uzmanlık dalları şunlardır:
- El ve Üst Ekstremite Cerrahisi
- Omurga Cerrahisi
- Artroplasti (Protez Cerrahisi)
- Spor Travmatolojisi ve Artroskopik Cerrahi
- Pediatrik (Çocuk) Ortopedisi
- Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi
- Ortopedik Onkoloji (Kas-İskelet Sistemi Tümörleri)
- Ortopedik Travma Cerrahisi

Ortopedi ve travmatoloji, kas-iskelet sistemini etkileyen hastalık ve yaralanmaların tanı ve tedavisiyle ilgilenen tıbbi bir uzmanlık alanıdır. Bu dal, kemikler, eklemler, kaslar, tendonlar, bağ dokular ve sinir sistemini kapsar. Ortopedi; doğumsal deformiteler, omurga eğrilikleri ve eklem bozuklukları gibi yapısal sorunlara odaklanırken, travmatoloji ani yaralanmalarla (örneğin kırık, çıkık ve kas zedelenmeleri) ilgilenir. Cerrahi ve cerrahi dışı tedavi yöntemlerini kapsayan bu alan; fizyoterapi, enjeksiyonlar, ortotik cihazlar ve robot destekli minimal invaziv ameliyatları da içeren geniş bir yelpazeye sahiptir. Alt uzmanlık alanları arasında spor cerrahisi, omurga cerrahisi, çocuk ortopedisi ve eklem protezleri gibi konular yer alır. Hedef, ağrıyı azaltmak, hareket kabiliyetini artırmak ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirmektir.