Evet, diz kireçlenmesi ameliyatsız olarak etkin bir şekilde tedavi edilebilir. Bu yaygın eklem rahatsızlığı ile karşılaşıldığında cerrahi müdahale ilk veya tek seçenek değildir. Günümüzde ağrıyı yönetmek, kaybedilen hareket kabiliyetini geri kazanmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla geliştirilmiş çok çeşitli modern ve kişiye özel cerrahi dışı tedavi yöntemleri mevcuttur. Bu bütüncül yaklaşımlar, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı ve bireylerin aktif yaşam tarzlarını sürdürmelerini sağlamayı hedefler. Cerrahi operasyon genellikle bu kapsamlı ve etkili tedavi seçenekleri denendikten sonra değerlendirilen bir alternatiftir.
Yazı İçeriği
Diz Kireçlenmesi Tedavisinde İlk Adım Ne Olmalıdır?
Diz kireçlenmesi tedavisinin direksiyonu aslında sizin elinizdedir. Tedavinin başarısı, hekiminizin rehberliğinde sizin atacağınız doğru adımlara bağlıdır. Tüm dünyadaki uzmanların hemfikir olduğu temel başlangıç noktası, ilaçlardan veya iğnelerden önce yaşam tarzında yapılacak değişikliklerdir. Bu adımlar, hastalığın hangi evresinde olursanız olun herkes için geçerli olan çekirdek tedavilerdir ve en güvenli, en temel yöntemleri oluşturur.
Bunların başında, hastalığınızı doğru anlamak ve süreci yönetmeyi öğrenmek gelir. Diz kireçlenmesinin ilerleyici ama kontrol edilebilir bir durum olduğunu bilmek önemlidir. Günlük hayatta dizinize binen yükü azaltacak basit önlemler almak, örneğin ağır yük taşımaktan kaçınmak veya uzun süre ayakta sabit durmamak gibi, ağrınızda fark yaratabilir.
En kritik adımlardan bir diğeri ise kilo kontrolüdür. Fazla kilolar, yürüdüğünüz her adımda diz eklemlerinize kendi ağırlıklarının katbekat fazlası bir yük bindirir. Kilo vermek, dizlerinizdeki bu baskıyı doğrudan hafifletir. Üstelik yağ dokusu, vücutta iltihabı tetikleyen kimyasallar salgılayarak ağrıyı artırır. Kilo vererek hem bu mekanik yükten hem de kimyasal etkiden kurtulmuş olursunuz. Vücut ağırlığınızın sadece %5-10’unu kaybetmek bile diz ağrınızda ve hareket kabiliyetinizde belirgin bir iyileşme sağlayabilir. Sağlıklı bir başlangıç için bazı ipuçları şunlardır:
- Bol su için.
- İşlenmiş gıdalardan uzak durun.
- Porsiyonlarınızı küçültün.
- Şekerli ve hamur işi gıdaları azaltın.
- Akdeniz tipi beslenmeyi benimseyin.
- Öğünlerinize sebze ekleyin.
Diz Kireçlenmesi İçin Hangi Egzersizler Faydalıdır?
Eğer diz kireçlenmesi için tek bir sihirli değnek olsaydı, bu kesinlikle egzersiz olurdu. Egzersiz, bu rahatsızlığın yönetiminde bir ilaç kadar etkilidir ve tedavinin temel taşını oluşturur. Düzenli ve doğru yapılan egzersiz, dizin etrafındaki kasları güçlendirerek eklemin yükünü hafifletir, adeta bir amortisör görevi görür. Aynı zamanda eklem esnekliğini artırır, kan dolaşımını iyileştirerek kıkırdak sağlığını destekler ve ağrıyı azaltır. En güzel yanı ise, size uygun pek çok farklı egzersiz seçeneğinin bulunmasıdır. Önemli olan sevdiğiniz ve sürdürebileceğiniz bir programı hayatınıza dahil etmektir. Diz kireçlenmesi için en çok önerilen egzersiz türleri.
- Kas güçlendirme egzersizleri
- Düşük etkili aerobik aktiviteler
- Yürüme
- Bisiklete binme
- Eliptik bisiklet
- Denge ve koordinasyon çalışmaları
- Su içi egzersizler (Akuaterapi)
- Tai Chi
- Yoga
Unutmayın ki özellikle başlangıçta bir fizyoterapistten destek almak, size özel ve güvenli bir egzersiz programı oluşturmak için en doğru yoldur. En iyi egzersiz, düzenli olarak yapılan egzersizdir.
Diz Kireçlenmesi Ağrısı İçin Hangi İlaçlar Kullanılır?
Yaşam tarzı değişiklikleri ve egzersize rağmen ağrılarınız devam ediyorsa, tedaviye ilaçlar eklenebilir. Modern yaklaşım en güvenli seçenekle başlamak ve basamak basamak ilerlemektir.
İlk tercih genellikle, non-steroid anti-inflamatuar (NSAİİ) ilaç grubunun krem veya jel formlarıdır. Bu ilaçlar doğrudan dize sürüldüğü için etkilerini lokal olarak gösterirler. Kana karışımları çok az olduğundan, ağızdan alınan hapların neden olabileceği mide, kalp ve böbrek yan etkileri riski bu yöntemde çok daha düşüktür. Bu nedenle özellikle yaşlılar ve ek hastalığı olanlar için harika bir başlangıçtır.
Eğer kremler yetersiz kalırsa, ağızdan alınan NSAİİ grubu ilaçlar düşünülebilir. Bu ilaçlar ağrı ve iltihabı gidermede oldukça etkilidir. Ancak potansiyel yan etkileri nedeniyle mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdırlar. Ana kural şudur: mümkün olan en düşük dozda ve mümkün olan en kısa süreyle kullanmak.
Parasetamol ise geçmişteki popülerliğini kaybetmiş bir seçenektir. Son yıllarda yapılan büyük çalışmalar kireçlenme ağrısı üzerindeki etkisinin oldukça sınırlı olduğunu göstermiştir. Bu nedenle artık uzun süreli bir tedavi olarak değil sadece gerektiğinde alınacak bir “kurtarıcı” ağrı kesici olarak görülmektedir. Opioid (kırmızı reçeteli) ağrı kesiciler ise bağımlılık riski ve ciddi yan etkileri nedeniyle kesinlikle son çare olarak sadece diğer tüm tedavilerin başarısız olduğu ve ameliyat şansı olmayan hastalarda çok dikkatli bir şekilde düşünülür.
Diz Kireçlenmesinde Glukozamin ve Kondroitin Gerçekten İşe Yarar Mı?
Bu konu, tıp dünyasını tam anlamıyla ikiye bölen, en tartışmalı alanlardan biridir. Glukozamin ve kondroitin, kıkırdak yapısında doğal olarak bulunan ve takviye olarak satılan maddelerdir. Bazı hastalar bu takviyelerden fayda gördüklerini söylerken, bilimsel kanıtlar oldukça karışıktır.
Bir yanda, Amerikan Ortopedi Cerrahları Akademisi (AAOS) gibi çok büyük ve saygın kuruluşlar vardır. Bu kuruluşlar, yapılan yüzlerce çalışmayı inceledikten sonra, glukozamin ve kondroitinin plasebodan (yani boş ilaçtan) daha etkili olduğuna dair yeterli kanıt bulamadıklarını belirterek, kullanılmasını önermemektedirler.
Diğer yanda ise özellikle Avrupa merkezli ESCEO gibi kuruluşlar bulunur. Onlar ise, eczanelerde satılan ve “ilaç sınıfı” olarak kabul edilen bazı özel formdaki (örneğin kristalize glukozamin sülfat) ürünlerin, uzun vadede güvenli bir arka plan tedavisi olarak kullanılabileceğini ve semptomları hafifletebileceğini savunmaktadır.
Bu kafa karıştırıcı tablo hastalar için bir karar vermeyi zorlaştırır. Mevcut durumda bu takviyelerin kıkırdağı yeniden oluşturmadığı ancak bazı hastalarda plasebo etkisinin ötesinde bir rahatlama sağlayabileceği söylenebilir. Kullanıp kullanmama kararı, hekimle birlikte bu çelişkili durum göz önünde bulundurularak verilmelidir.
Diz Kireçlenmesi İçin Diz İçi Enjeksiyonlar Ne Zaman Düşünülür?
Diğer yöntemler ağrıyı kontrol altına almakta yetersiz kaldığında, doğrudan diz eklemi içine yapılan enjeksiyonlar gündeme gelir. Bu yöntemler ilacı direkt olarak sorunlu bölgeye ulaştırdığı için etkili olabilir.
Kortizon Enjeksiyonları: Dizde şişlik, ısı artışı ve şiddetli ağrı ile seyreden “alevlenme” dönemleri için en iyi seçeneklerden biridir. Kortizon, çok güçlü bir iltihap gidericidir ve eklemdeki yangıyı hızla söndürerek birkaç gün içinde belirgin bir rahatlama sağlar. Bu etki genellikle birkaç hafta ila birkaç ay sürer. Kortizon, ağrı döngüsünü kırarak hastanın egzersiz programına daha rahat devam etmesine olanak tanır. Her enjeksiyonun bazı avantajları ve dezavantajları vardır. Kortizon enjeksiyonunun özellikleri şunlardır:
- Hızlı ağrı kesici etki
- Alevlenmelerde çok etkili
- Etkisi geçici sürelidir
- Sık tekrarı önerilmez
- Ameliyat öncesi zamanlama önemlidir
Hyaluronik Asit (Sıvı Takviyesi): Bu yöntemde eklemin doğal kayganlaştırıcı sıvısının bir bileşeni olan hyaluronik asit dize enjekte edilir. Amaç eklem sıvısının kalitesini artırarak eklemin daha rahat hareket etmesini sağlamaktır. Etkisi kortizona göre daha yavaş başlar ama daha uzun sürebilir (genellikle 6 ay civarı). Tıpkı glukozamin gibi, bu tedavi de oldukça tartışmalıdır. Amerikan kılavuzları önermezken, Avrupa ve diğer birçok ülkenin kılavuzları, diğer tedavilerden fayda görmeyen hastalar için bir seçenek olarak sunar.
PRP ve Kök Hücre Gibi Yeni Diz Kireçlenmesi Tedavileri Güvenilir midir?
Bu tedaviler, “rejeneratif tıp” başlığı altında yer alır ve son yıllarda oldukça popüler olmuşlardır. Ancak her ikisi de henüz standart bir tedavi olarak kabul edilmeyen, kanıt seviyesi araştırılan yöntemlerdir.
- PRP (Trombositten Zengin Plazma): Hastanın kendi kanından hazırlanan ve iyileştirici hücrelerden zengin bir sıvının dize enjekte edilmesidir. PRP, henüz standart kılavuzlarda yer almasa da yapılan birçok bilimsel çalışma onun hyaluronik asit enjeksiyonlarından daha etkili olabileceğini göstermektedir. Özellikle hafif ve orta düzeydeki kireçlenmelerde ağrı ve fonksiyonlarda daha belirgin ve uzun süreli iyileşmeler sağlayabildiğine dair umut verici veriler bulunmaktadır.
- Kök Hücre Tedavisi: Kök hücreye yönelik beklentiler çok yüksek olsa da bilimsel gerçekler şu an için bu beklentileri karşılamamaktadır. Kıkırdağı yenileme umuduyla yapılan bu tedaviler hakkında yayımlanan en büyük ve kaliteli bilimsel çalışma, kök hücre enjeksiyonlarının bir yılın sonunda ağrıyı azaltmada basit bir kortizon enjeksiyonundan daha üstün olmadığını ortaya koymuştur. Bu kök hücrenin etkisinin doku onarımından ziyade, geçici bir iltihap giderici etki olabileceğini göstermektedir. Bu nedenle bu tedaviye yüksek maliyetini de göz önünde bulundurarak temkinli yaklaşmak gerekir.
Diz Kireçlenmesi Tedavisinde Dizlik ve Fizik Tedavi Yöntemlerinin Yeri Nedir?
Dizlikler: Özellikle kireçlenmenin dizin tek bir tarafını (iç veya dış) etkilediği durumlarda kullanılan “yük aktarıcı” (unloader) dizlikler çok faydalı olabilir. Bu özel dizlikler, vücut ağırlığını mekanik olarak dizin sağlam tarafına yönlendirerek hasarlı bölgenin üzerindeki baskıyı azaltır. Bu sayede ağrıyı hafifletir ve fonksiyonları artırır. Hatta son dönemde yapılan büyük çalışmalar bu dizliklerin en etkili ilaç dışı tedavilerden biri olduğunu göstermektedir.
Fizik Tedavi Ajanları: Çeşitli fizik tedavi yöntemleri de semptomları hafifletmek için kullanılabilir. Ancak etkinliklerine dair bilimsel kanıtlar genellikle zayıf veya çelişkilidir. Bu yöntemler ana tedaviden çok destekleyici olarak düşünülmelidir. Bu yöntemlerden bazıları.
- TENS (Cilt üzerinden elektrik uyarımı)
- Lazer tedavisi
- Ultrason
- Manyetik alan tedavisi
Diz Kireçlenmesi Olan Bir Kişi Hangi Tedaviden Kesinlikle Kaçınmalıdır?
Tedavide neyin yapılacağını bilmek kadar, neyin yapılmaması gerektiğini bilmek de önemlidir. Diz kireçlenmesi tedavisinde faydası olmadığı kesin olarak kanıtlanmış bir yöntem vardır: Artroskopik debridman (kapalı ameliyatla eklem temizliği).
Geçmişte sıkça uygulanan bu yöntemde kapalı ameliyatla eklemin içi yıkanır ve pürüzlü kıkırdak yüzeyleri tıraşlanırdı. Ancak en yüksek kalitede yapılan bilimsel çalışmalarda bu ameliyat, sahte (plasebo) bir ameliyatla karşılaştırılmıştır. Sonuçlar çok net: Yaygın diz kireçlenmesi olan hastalarda artroskopik temizliğin ağrı veya fonksiyonlar üzerinde plasebodan daha fazla bir etkisi yoktur. Yani hastayı anestezi ve cerrahinin tüm risklerine (enfeksiyon, kan pıhtısı vb.) sokan bu işlemin kanıtlanmış bir faydası bulunmamaktadır. Bu nedenle güncel kılavuzlar, dizinde kilitlenme gibi mekanik bir sorunu olmayan hastalarda bu yöntemin uygulanmasını kesinlikle önermemektedir.

Ankara’daki ortopedi doktorlarından Prof. Dr. Murat Demirel, ilkokul eğitimini Ankara Kavaklıdere İlkokulu’nda, ortaokul ve lise eğitimini ise Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde tamamladı. 1998 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Demirel, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nde başladığı ihtisasını 2004 yılında tamamladı.
Akademik çalışmalarını Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde sürdüren Prof. Dr. Demirel, ortopedi ve travmatoloji alanındaki uzmanlığıyla tanınmaktadır. Mesleki kariyeri boyunca pek çok cerrahi operasyon, akademik yayın ve bilimsel çalışmaya imza atmıştır.