Halk arasında “dolama” olarak bilinen, tırnak kenarındaki o zonklayıcı ağrıyı ve şişliği çoğumuz ya yaşamışızdır ya da duymuşuzdur. Tıp dilinde “paronişi” adını verdiğimiz bu durum aslında eldeki en yaygın enfeksiyonlardan biridir. Tırnağı bir çerçeve gibi saran, yan ve dip kısımlardaki yumuşak dokunun iltihaplanmasıyla ortaya çıkar. Genellikle parmaklarda görülse de zaman zaman ayak tırnaklarını da etkileyebilir.
Yazı İçeriği
Dolama rahatsızlığının türleri nelerdir ve nasıl ayırt edilir?
Dolama dendiğinde akla tek bir durum gelmemelidir. Bu rahatsızlığı, belirtilerin süresine ve oluşum şekline göre iki ana başlık altında inceleriz: akut dolama ve kronik dolama. Bu ayrım, sadece bir isimlendirme farkı değil aynı zamanda hastalığın temel nedenini, seyrini ve uygulanacak tedavi yöntemini tamamen değiştiren kritik bir ayrımdır. İki türü birbirinden ayıran zaman sınırı ise altı haftadır.
- Akut Dolama: Belirtilerin altı haftadan daha kısa sürdüğü, aniden ve gürültülü bir şekilde başlayan formdur. Genellikle tırnak kenarına alınan küçük bir darbe, şeytan tırnağını koparma, tırnak yeme veya aceleyle yapılan bir manikür gibi basit bir olayın ardından birkaç saat veya gün içinde gelişir. Başlangıcı oldukça dramatiktir; zonklayıcı, şiddetli bir ağrı, belirgin bir şişlik ve kızarıklıkla kendini gösterir. Çoğu vakada, bu iltihabi reaksiyonun bir sonucu olarak içi irin dolu bir apse oluşur. Akut dolama, genellikle tek bir parmağı hedef alır ve doğru müdahale ile hızla iyileşir.
- Kronik Dolama: Belirtilerin altı hafta veya daha uzun sürdüğü, inatçı, tekrarlayıcı ve sinsi ilerleyen formdur. Akut dolama gibi bir mikrop kapma durumundan ziyade, tırnak çevresindeki derinin sürekli olarak tahriş olması sonucu gelişen bir tür egzama (dermatit) olarak düşünülmelidir. Başlangıcı yavaş ve belirsizdir. Akut formdaki gibi şiddetli, zonklayan bir ağrı ve apse oluşumu yerine, daha çok tırnak etinde hafif ama kalıcı bir şişlik, kızarıklık, rahatsızlık hissi ve hassasiyet görülür. Bu durum sıklıkla birden fazla parmağı aynı anda etkiler ve özellikle mesleği gereği elleri sürekli su veya kimyasallarla temas eden kişilerde yaygındır.
Dolama oluşumunu anlamak için tırnak çevresindeki yapılar neden önemlidir?
Dolamanın neden ve nasıl geliştiğini kavramak için tırnak çevresindeki basit ama işlevsel anatomiyi bilmekte fayda var. Bu bölge, hassas dengelere sahip bir yapıdır ve özellikle cerrahi bir müdahale gerektiğinde, bu yapılara zarar vermemek kalıcı sorunların önüne geçmek için hayati önem taşır. Yanlış bir müdahale, tırnağın büyüme köküne zarar vererek ömür boyu sürecek tırnak bozukluklarına neden olabilir.
Bu bölgedeki temel yapıları şöyle sıralayabiliriz:
- Tırnak Plağı: Gözle gördüğümüz, sert ve koruyucu tırnak katmanıdır.
- Tırnak Yatağı: Tırnak plağının hemen altında bulunan, tırnağın beslenmesini ve büyümesini sağlayan canlı dokudur. Bu yatağın dip kısmında, tırnağın asıl üretim merkezi olan germinal matriks, yani tırnak kökü bulunur:
- Tırnak Eti (Kütikül): Tırnağın dip kısmında, deri ile tırnak plağının birleştiği noktadaki o ince deri tabakasıdır. Kütikül, çoğu zaman estetik bir fazlalık olarak görülüp kesilse de aslında vücudun en önemli koruyucu bariyerlerinden biridir. Tıpkı bir pencerenin kenarına çekilen silikon gibi, tırnak ile deriyi birbirine yapıştırarak suyun, mikropların, kimyasalların ve kirin tırnak altına sızmasını engeller. Bu doğal conta görevi gören yapının bütünlüğünün bozulması, dolamanın başlaması için atılan ilk adımdır.
Dolama rahatsızlığı neden ve nasıl meydana gelir?
Tüm dolama türlerinin ortak başlangıç noktası, az önce bahsettiğimiz o koruyucu conta, yani kütikül bariyerinin bozulmasıdır. Bu bariyerde oluşan en ufak bir çatlak veya yırtık, dış dünyadan gelen davetsiz misafirler için bir giriş kapısı aralar. Ancak bu kapıdan girdikten sonra yaşananlar, akut ve kronik dolamada farklı senaryolarla ilerler.
- Akut Dolama Senaryosu: Süreç oldukça basit ve hızlıdır. Genellikle tırnak yeme, şeytan tırnağını koparma veya manikür sırasında kütikülün zedelenmesi gibi küçük bir travma yaşanır. Bu zedelenme, cildimizde zaten doğal olarak bulunan ve normalde bir sorun yaratmayan bakterilerin (en sık Staphylococcus aureus) içeri sızması için bir fırsat yaratır. Tırnak altındaki nemli ve korunaklı ortam, bu bakterilerin hızla çoğalması için ideal bir yerdir. Vücudun savunma sistemi olan akyuvarlar, bu istilacılarla savaşmak için hemen bölgeye hücum eder. Bu savaşın bir sonucu olarak bölgede iltihap oluşur; bu da bize ağrı, kızarıklık, şişlik ve nihayetinde içi irin dolu bir apse olarak yansır.
- Kronik Dolama Senaryosu: Bu durum bir savaştan çok, yıpratıcı bir kısır döngüye benzer.
- İlk Hasar ve Sürekli Tahriş: Her şey, kütikülün sürekli olarak su, sabun, deterjan gibi tahriş edici maddelere maruz kalmasıyla başlar. Elleri sık yıkayanlar, temizlik işiyle uğraşanlar veya barmenler gibi meslek gruplarında bu durum sık görülür. Bu sürekli temas, kütikülün doğal yapısını bozar ve koruyucu conta özelliğini yitirmesine neden olur.
- İltihabi Tepki (Dermatit): Koruyucu bariyer ortadan kalkınca, bu tahriş edici maddeler artık tırnak etinin altına kolayca sızar ve burada birincil bir iltihabi reaksiyonu, yani bir tür egzamayı tetikler.
- Yapısal Değişiklikler: Haftalar ve aylar boyunca devam eden bu düşük seviyeli iltihap, tırnak etinin şişmesine, kalınlaşmasına ve zamanla tırnak plağından ayrılarak geri çekilmesine yol açar.
- Bariyerin Tamamen Çöküşü: Tırnak eti geri çekildiğinde, tırnak ile deri arasında adeta bir cep oluşur. Bu cep, nemin, kirin ve çeşitli mikroorganizmaların birikmesi için mükemmel bir sığınak haline gelir.
- Fırsatçı Mikropların Partisi: Bu nemli ve korunaklı cep, başta Candida albicans adlı maya mantarı olmak üzere çeşitli bakteri ve mantarlar için ideal bir üreme ortamı sunar. Önemli bir not: Bu mikroplar hastalığın asıl nedeni değil bozulan ortamda ikincil olarak üreyen ve durumu daha da kötüleştiren fırsatçılardır.
- Kısır Döngünün Kilitlenmesi: İltihap, tırnak etinin geri çekilmesi ve mikropların bu cepte üremesi şeklinde devam eden bu süreç kütikülün kendini onarmasına ve o hayati conta görevini yeniden üstlenmesine asla izin vermez. Bu yüzden kronik dolama bu kadar inatçı ve tedavisi zor bir hal alır.
Dolama gelişmesi için kimler daha fazla risk altındadır?
Dolama için risk faktörleri, hastalığın akut veya kronik olmasına göre belirgin farklılıklar gösterir. Bu faktörleri bilmek, korunma stratejileri geliştirmek açısından oldukça önemlidir.
Akut Dolama İçin Risk Faktörleri:
Bu gruptaki faktörler genellikle kütikül bütünlüğünü aniden bozan davranışlar veya olaylardır.
- Tırnak yeme (onikofaji)
- Parmak emme (özellikle çocuklarda)
- Şeytan tırnağını koparmak veya yolmak
- Tırnak etlerini kesmek, itmek veya kazımak
- Agresif manikür ve pedikür uygulamaları
- Takma veya protez tırnak kullanımı
- Tırnak kenarına batan kıymık, diken gibi yabancı cisimler
- Ayaklarda tırnak batması (onikokriptozis)
Kronik Dolama İçin Risk Faktörleri:
Bu gruptaki faktörler ise daha çok uzun süreli maruziyetler ve altta yatan tıbbi durumlarla ilişkilidir.
- Ellerin sürekli ıslak veya nemli kalması
- Barmenlik
- Bulaşıkçılık
- Temizlik görevlisi olmak
- Kuaförlük veya güzellik uzmanlığı
- Sağlık çalışanları (sık el yıkama)
- Yüzücülük
- Gıda sektöründe çalışmak
- Kontrolsüz diyabet (şeker hastalığı)
- Bağışıklık sistemini baskılayan durumlar (HIV, kanser, organ nakli)
- Egzama veya sedef hastalığı gibi cilt rahatsızlıkları
- Periferik damar hastalığı gibi dolaşım bozuklukları
- Bazı ilaçların (retinoidler, bazı kanser ilaçları) yan etkileri
Dolama rahatsızlığının belirtileri nelerdir?
Dolama tanısı, büyük ölçüde hastanın şikayetleri ve doktorun yapacağı fizik muayene ile konulur. Genellikle kan tahlili, kültür veya röntgen gibi ileri tetkiklere ihtiyaç duyulmaz. Belirtiler dolamanın akut veya kronik olmasına göre farklılık gösterir.
Akut Dolamanın Belirtileri:
- Akut dolama, adeta “ben buradayım” diyen, oldukça belirgin semptomlarla ortaya çıkar.
- Birkaç saat veya gün içinde hızla gelişen şiddetli, zonklayıcı ağrı
- Tırnak kenarında dokunmaya karşı aşırı hassasiyet
- Bölgede belirgin bir şişlik ve gerginlik hissi
- Gözle görülür bir kızarıklık
- Etkilenen bölgede hissedilir bir sıcaklık artışı
- İçi irin dolu, sarı veya beyaz renkli bir apse oluşumu
- Apsenin kendiliğinden veya hafif bir basıyla patlayarak iltihap akması
Kronik Dolamanın Belirtileri:
- Kronik dolamanın kliniği daha sinsi ve daha az dramatiktir.
- Haftalar veya aylar içinde yavaş yavaş gelişen belirtiler
- Şiddetli ağrıdan çok, sürekli bir rahatsızlık hissi, hafif ağrı ve hassasiyet
- Tırnak etinde kalıcı, “süngerimsi” bir şişlik
- Akut formdaki kadar parlak olmayan, daha soluk bir kızarıklık
- Apse oluşumunun nadir olması
- En tipik bulgu olan kütikülün (tırnak etinin) tamamen kaybolması
- Tırnak etinin tırnak plağından ayrılarak bir cep oluşturması
- Tırnak yapısında bozulmaların başlaması
- Tırnakta kalınlaşma
- Tırnak renginde sarımsı veya yeşilimsi değişiklikler
- Tırnak üzerinde enine çizgilenmeler veya oluklar (Beau çizgileri)
Dolama tanısı bir doktor tarafından nasıl konulur?
Dolama tanısı koymak için genellikle karmaşık testlere gerek yoktur; dikkatli bir öykü alma ve özenli bir fizik muayene yeterlidir.
Öncelikle, hastanın şikayetlerinin ne zaman ve nasıl başladığı, yakın zamanda bir travma yaşayıp yaşamadığı, tırnak bakım alışkanlıkları, mesleği ve genel sağlık durumu (özellikle diyabet gibi) sorgulanır.
Fizik muayenede ise etkilenen parmak dikkatle incelenir. Kızarıklığın ve şişliğin derecesine, tırnaktaki değişikliklere bakılır. En önemli adımlardan biri, apse olup olmadığını anlamak için yapılan palpasyondur; yani parmakla bölgeye dokunarak hassasiyet ve dalgalanma hissi (flüktüasyon) aranır.
Bazen apse dışarıdan net olarak görülmeyebilir. Bu gibi durumlarda, “dijital basınç testi” adı verilen basit ama etkili bir manevra uygulanır. Bu testte, parmağın uç kısmına, avuç içi tarafından hafifçe bastırılır. Eğer tırnak etinin altında gizli bir apse varsa, bu basınçla birlikte apse üzerindeki deride soluk, kansız bir alan belirir. Bu testin pozitif çıkması, apsenin cerrahi olarak boşaltılması gerektiğinin güçlü bir göstergesidir.
Rutin olarak kültür alınması veya röntgen çekilmesi önerilmez. Ancak enfeksiyonun kemiğe yayıldığından (osteomiyelit) şüpheleniliyorsa veya parmağa yabancı bir cisim battığı düşünülüyorsa röntgen istenebilir.
Hangi hastalıklar dolama ile karıştırılabilir?
Dolama belirtileri oldukça tipik olsa da bazen benzer şikayetlere yol açabilen ve tamamen farklı tedaviler gerektiren durumlarla karışabilir. Doğru teşhis, yanlış bir tedaviden kaçınmak için hayati önem taşır.
- Felon (Parmak ucu apsesi): Bu durum enfeksiyonun tırnak çevresinde değil parmağın etli uç kısmında, yani parmak izinin olduğu bölgedeki kapalı keseciklerde birikmesidir. Tüm parmak ucu davul gibi şiş, kıpkırmızı ve aşırı derecede ağrılıdır. Dolamadan farklı olarak enfeksiyon daha derindedir ve bir tür parmak ucu kompartman sendromu olarak kabul edilir. Acil cerrahi drenaj gerektirir.
- Herpetik Whitlow (Uçuk Virüsü Enfeksiyonu): Bu bakteri değil uçuk virüsünün (Herpes Simpleks) neden olduğu bir enfeksiyondur. İçi irin yerine berrak veya kanlı sıvı dolu, bir arada gruplar halinde bulunan ağrılı su kabarcıkları (veziküller) şeklinde kendini gösterir. Dolamadaki gibi tek bir apse yerine, çok sayıda küçük kabarcık görülür. Bu durum kesinlikle kesilip boşaltılmamalıdır; çünkü bu virüsün yayılmasına, ikincil bakteriyel enfeksiyonlara ve iyileşmenin ciddi şekilde gecikmesine neden olur.
- Kötü Huylu Tümörler: Bu en nadir ama en tehlikeli karıştırılma ihtimalidir. Özellikle tek bir parmakta görülen, aylardır geçmeyen, standart tedavilere (antibiyotikler, kremler) hiçbir şekilde yanıt vermeyen inatçı bir “kronik dolama” görüntüsü, altta yatan bir cilt kanserinin (örneğin skuamöz hücreli karsinom veya subungual melanom) habercisi olabilir. Tedaviye yanıtsız, iyileşmeyen kronik tırnak yaralarında bu ihtimal mutlaka akılda tutulmalı ve şüphe durumunda biyopsi ile parça alınarak patolojik inceleme yapılmalıdır.
Dolama için evde uygulanabilecek yöntemler nelerdir?
Eğer dolama yeni başlamışsa, yani sadece hafif bir kızarıklık ve şişlik varsa ve henüz belirgin bir apse oluşmamışsa, tedaviye evde basit yöntemlerle başlanabilir. Bu yöntemler vücudun kendi savunma mekanizmalarını destekleyerek enfeksiyonun ilerlemesini durdurabilir.
- Sıcak Su Banyosu: Bu erken evre dolama tedavisinin temel taşıdır. Etkilenen parmağı, yakmayacak kadar sıcak, temiz suda günde 3-4 kez, her seferinde 10-15 dakika bekletmek gerekir. Sıcak su, bölgedeki kan dolaşımını artırarak akyuvarların enfeksiyon bölgesine daha kolay ulaşmasını sağlar, ağrıyı ve şişliği azaltır. Bazen küçük iltihap birikimlerinin kendiliğinden boşalmasına da yardımcı olabilir. Suyun içine bir miktar sofra tuzu veya antiseptik solüsyon eklemek faydalı olabilir.
- Hijyen ve Koruma: Parmak banyoları arasında bölgenin temiz ve kuru tutulması önemlidir. Parmağı daha fazla travmadan korumak ve temiz tutmak için basit bir yara bandı ile kapatılabilir.
- İstirahat ve Yükseğe Kaldırma: Etkilenen eli dinlendirmek ve kalp seviyesinin üzerinde tutmak, şişliğin ve zonklama hissinin azalmasına yardımcı olur.
- Önemli Uyarı: Eğer parmağınızda apse oluştuğunu düşünüyorsanız veya evde uyguladığınız bu yöntemlere rağmen 24-48 saat içinde şikayetlerinizde bir gerileme olmuyorsa, durum daha da kötüleşiyorsa (ağrı artıyor, kızarıklık yayılıyorsa) mutlaka bir doktora başvurmalısınız. Apseleri kendi başınıza sıkmaya veya patlatmaya çalışmak, enfeksiyonun daha derin dokulara yayılmasına neden olabilir.
Dolama tedavisi için ne zaman doktora başvurmak gerekir?
Evde uygulanabilecek yöntemler erken evreler için faydalı olsa da bazı durumlar mutlaka profesyonel tıbbi müdahale gerektirir. Aşağıdaki durumlardan herhangi biri mevcutsa, zaman kaybetmeden bir hekime, ideal olarak bir Ortopedi ve Travmatoloji uzmanına başvurmalısınız.
- Tırnak kenarında belirgin bir apse (içi irin dolu şişlik) oluşmuşsa
- Ağrı çok şiddetli ve zonklayıcı ise
- Kızarıklık ve şişlik tırnak çevresinden parmağın diğer bölgelerine doğru yayılıyorsa
- Evde tedaviye rağmen 24-48 saat içinde belirtilerde iyileşme olmuyorsa veya kötüleşiyorsa
- Ateş, titreme veya koltuk altında beze gibi genel enfeksiyon belirtileri ortaya çıkmışsa
- Kızarıklığın parmaktan kola doğru kırmızı çizgiler şeklinde yayıldığı görülüyorsa (lenfanjit)
- Diyabet (şeker hastalığı), damar hastalığı veya bağışıklık sistemini baskılayan bir rahatsızlığınız varsa
Dolama için hangi cerrahi müdahaleler uygulanır?
Eğer dolama, içi irin dolu bir apse haline gelmişse, bu durumun kesin tedavisi ilaçlar değil apsenin cerrahi olarak boşaltılmasıdır (drenaj). Bu işlem enfeksiyonun kaynağını ortadan kaldırarak anında rahatlama sağlar ve iyileşme sürecini başlatır.
İşlem genellikle poliklinik şartlarında, lokal anestezi altında yapılır.
- Anestezi (Uyuşturma): İşlemin tamamen ağrısız olması için öncelikle parmak, “dijital sinir bloğu” adı verilen bir yöntemle kökünden uyuşturulur. Bu diş hekimlerinin dişi uyuşturmasına benzer bir işlemdir ve birkaç dakika içinde tüm parmağın hissizleşmesini sağlar. Bu sayede hasta işlem sırasında hiçbir acı duymaz.
- Apsenin Boşaltılması (Drenaj): Uyuşma sağlandıktan sonra, apsenin en belirgin olduğu noktadan, tırnağın büyüme köküne (matriks) zarar vermeyecek şekilde dikkatlice küçük bir kesi yapılır. Bazen kesi yapmak bile gerekmez; sadece tırnak ile tırnak etinin arasına ince bir cerrahi alet sokarak tırnak etini hafifçe kaldırmak, biriken iltihabın boşalması için yeterli olur. Eğer enfeksiyon tırnağın altına yayılmışsa (subungual apse), tırnağın o kısmının kısmen veya tamamen çekilmesi gerekebilir.
- Temizlik ve Pansuman: Apse boşaltıldıktan sonra içerisi antiseptik bir solüsyonla yıkanır ve temiz bir pansumanla kapatılır. Bazen, kesinin erken kapanmasını önlemek ve içeride kalan iltihabın akmaya devam etmesini sağlamak için küçük bir gazlı bez parçası (fitil) yerleştirilebilir. Bu fitil genellikle 24-48 saat sonra çıkarılır.
Sağlıklı bir bireyde, apse başarılı bir şekilde boşaltıldıktan sonra genellikle ağızdan antibiyotik kullanmaya gerek kalmaz. Çünkü enfeksiyon kaynağı ortadan kaldırılmıştır. Ancak enfeksiyon çevre dokulara yayılmışsa veya hastanın bağışıklık sistemi zayıfsa, drenaj işlemine ek olarak oral antibiyotik tedavisi de başlanabilir.
Tedavi edilmeyen dolama ne gibi ciddi sorunlara yol açabilir?
Basit bir tırnak kenarı iltihabı gibi görünen dolama, zamanında ve doğru şekilde tedavi edilmediğinde, enfeksiyonun elin derin dokularına yayılmasıyla kalıcı hasarlara ve ciddi fonksiyon kayıplarına yol açabilecek tehlikeli bir süreci tetikleyebilir.
Olası komplikasyonlar şunlardır:
- Felon (Parmak ucu apsesi): Enfeksiyonun parmak ucunun etli kısmına yayılmasıyla oluşan ve acil cerrahi müdahale gerektiren ağrılı durumdur.
- Pyojenik Fleksör Tenosinovit: Bu en tehlikeli komplikasyonlardan biridir ve bir ortopedik acil durumdur. Enfeksiyon, parmakları bükmemizi sağlayan tendonların (kirişlerin) ve onların kaygan kılıflarının içine yayılır. Hızla tedavi edilmezse tendonlarda yapışıklıklara, tendonun erimesine ve parmağın kalıcı olarak bükülemez hale gelmesine (sertleşmesine) yol açabilir.
- Osteomiyelit: Enfeksiyonun parmağın en uçtaki kemiğine (distal falanks) ulaşmasıdır. Tedavisi oldukça zor ve uzun süren bir kemik iltihabıdır. Agresif cerrahi temizlik ve aylarca süren antibiyotik tedavisi gerektirebilir.
- Septik Artrit: Özellikle tırnağın dip kısmındaki bir apse, parmağın en uçtaki eklemine (DIP eklemi) çok yakındır. Enfeksiyon bu eklemin içine sızarsa, eklem kıkırdağı birkaç gün içinde eriyebilir. Bu durum eklemde kalıcı hasara, sürekli ağrıya ve hareket kısıtlılığına neden olur.
Dolamadan korunmak için neler yapılabilir?
Dolamayı tedavi etmekten çok daha kolay ve akıllıca olan ondan korunmaktır. Korunma yöntemleri, temel olarak tırnağın doğal koruyucu bariyerini, yani kütikülü sağlam tutmaya odaklanır.
- Tırnak Etlerinize (Kütikül) Saygı Gösterin: Bu en önemli kuraldır. Kütiküllerinizi kesmeyin, geriye doğru itmeyin, kazımayın veya bu iş için üretilmiş kimyasal çözücüler kullanmayın. Unutmayın kütikül bir fazlalık değil tırnağınızın koruyucu contasıdır. Manikür yaptırırken, maniküristinizden kütiküllerinize dokunmamasını özellikle rica edin.
- Tırnak Yeme Alışkanlığını Bırakın: Tırnak yeme ve tırnak kenarlarındaki deriyi koparma alışkanlıkları, dolama için adeta bir davetiyedir.
- Doğru Tırnak Kesimi Uygulayın: Tırnaklarınızı çok dipten kesmeyin. El tırnaklarınızı parmak ucunun doğal kavisine uygun olarak hafif yuvarlak, ayak tırnaklarınızı ise batmayı önlemek için düz kesin.
- Ellerinizi Koruyun: Mesleğiniz gereği veya ev işleri sırasında elleriniz sık sık su, deterjan veya kimyasallarla temas ediyorsa, mutlaka su geçirmez eldiven kullanın. Eldivenin içinde terleme ve nem oluşumunu engellemek için, içeriye pamuklu bir astar eldiven giymek en ideal çözümdür.
- El Hijyeni ve Bakımına Özen Gösterin: Ellerinizi yıkadıktan sonra, özellikle parmak aralarını ve tırnak kenarlarını iyice kurulayın. Cildinizin kurumasını önlemek ve bariyer fonksiyonunu güçlendirmek için düzenli olarak kaliteli bir nemlendirici krem kullanın.
- Altta Yatan Hastalıkları Kontrol Altında Tutun: Eğer diyabet hastasıysanız, kan şekerinizi düzenli kontrol altında tutmak, enfeksiyonlara karşı vücut direncinizi artırmada kritik rol oynar.

Ankara’daki ortopedi doktorlarından Prof. Dr. Murat Demirel, ilkokul eğitimini Ankara Kavaklıdere İlkokulu’nda, ortaokul ve lise eğitimini ise Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde tamamladı. 1998 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Demirel, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nde başladığı ihtisasını 2004 yılında tamamladı. Akademik çalışmalarını Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde sürdüren Prof. Dr. Demirel, ortopedi ve travmatoloji alanındaki uzmanlığıyla tanınmaktadır. Mesleki kariyeri boyunca pek çok cerrahi operasyon, akademik yayın ve bilimsel çalışmaya imza atmıştır.