Kalçadan Ses Gelmesi: Atlayan Kalça Sendromu Belirtileri

Atlayan kalça sendromu, kalça hareketi sırasında tıkırtı veya atlama şeklinde ses duyulması ile karakterizedir. Bu durum genellikle kalça çevresindeki tendonların kemik çıkıntılar üzerinden kayması sonucu oluşur. Çoğu zaman zararsızdır ancak bazı vakalarda ağrı ve fonksiyonel kısıtlılık yapabilir.

Atlayan kalça sendromu belirtileri arasında kalçadan gelen tıkırtı sesi, özellikle yürüme, koşma veya oturup kalkma sırasında hissedilen kayma ve bazen eşlik eden ağrı bulunur. Uzun süreli şikâyetlerde kaslarda gerginlik ve hareket kısıtlılığı da görülebilir.

Kalçadan ses gelmesi şikâyeti olan hastalarda tanı, klinik muayene ve gerekirse görüntüleme yöntemleriyle konur. Ultrason ve manyetik rezonans görüntüleme (MR), tendon hareketlerini değerlendirmede faydalıdır. Tanıda doğru yaklaşım, gereksiz tedavi ve yanlış tanı riskini azaltır.

Atlayan kalça sendromu tedavisi, altta yatan neden ve şikâyetlerin şiddetine göre düzenlenir. Konservatif yöntemler arasında istirahat, germe egzersizleri ve fizik tedavi yer alırken, nadiren cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulabilir. Düzenli egzersiz ile şikâyetler büyük oranda kontrol altına alınabilir.

Atlayan Kalça Sendromu Nedir?

Atlayan kalça sendromu, kalça hareketleri sırasında tıklama, atlama veya sürtünme hissiyle kendini gösteren bir durumdur. Genellikle kas, tendon veya bağ dokularının kalça kemiği üzerinden atlaması sonucu oluşur. Dansçılar ve sporcular gibi tekrarlayan kalça hareketlerine maruz kalan kişilerde daha sık görülür. Bazı vakalarda ağrıya neden olabilir ve fizik tedaviyle yönetilmesi gerekebilir.

Kalçamdan Neden ‘Tık’ Diye Ses Geliyor ve Bu Atlayan Kalça Sendromu Belirtisi mi?

Kalça eklemi, vücudun en hareketli ve en çok yük taşıyan eklemlerinden biridir. Bu eklemin etrafı, onu hem destekleyen hem de hareket ettiren güçlü kaslar, tendonlar (kasları kemiğe bağlayan sağlam şeritler) ve bağlarla çevrilidir. Tıpkı bir enstrümanın teli gibi gergin olan bu tendon ve kas bantları, hareket sırasında kalça kemiğinin etrafındaki kemik çıkıntılarının üzerinden kayarak geçer. Genellikle bu kayma pürüzsüz ve sessizdir. Ancak bazen, özellikle bir tendon veya kas bandı normalden daha gergin veya kalınsa, bu kemik çıkıntısına takılıp aniden üzerinden atlayabilir. İşte bu atlama anında duyulan veya hissedilen “tık” sesi, atlayan kalçanın temel mekanizmasıdır.

Bu durumun bir “sendrom” olarak kabul edilmesi ve tıbbi bir müdahale gerektirmesi için tek bir kritik koşul vardır: ağrı. Eğer kalçanızdan gelen sese ağrı eşlik etmiyorsa, büyük olasılıkla endişelenecek bir durum yoktur. Ancak bu atlama, günlük hayatınızı olumsuz etkileyen bir ağrı kaynağı haline geldiyse, bu bir “atlayan kalça sendromu” belirtisidir ve bir uzmana danışma zamanı gelmiş demektir.

Bu sendrom, kalça eklemini sürekli ve zorlayıcı şekilde kullanan kişilerde daha sık ortaya çıkar. Bu bir aşırı kullanım yaralanması olarak kabul edilebilir.

Bu durum özellikle bazı gruplarda daha sık görülür:

  • Bale dansçıları
  • Jimnastikçiler
  • Futbolcular
  • Koşucular
  • Ağırlık sporcuları
  • Dövüş sanatları ile uğraşanlar

Atlayan kalça sendromu, sesin geldiği yere göre üç ana gruba ayrılır. Bu ayrım, doğru teşhis ve tedavi için hayati önem taşır çünkü her birinin nedeni ve çözümü tamamen farklıdır.

Kalçamın Dış Tarafından Gelen Sesin Sebebi Atlayan Kalça Sendromu Olabilir mi?

Eğer atlama veya “tık” sesini kalçanızın tam yan tarafında, genellikle pantolonunuzun cebinin olduğu bölgede hissediyorsanız, bu büyük ihtimalle sendromun en sık görülen türü olan dış tip atlayan kalça sendromudur. Bu durum neredeyse her zaman “iliotibial bant” (ITB) adı verilen, leğen kemiğinden başlayıp dizin dışına kadar uzanan geniş ve güçlü bir bağ dokusundan kaynaklanır.

Yürüdüğünüzde, koştuğunuzda veya merdiven çıktığınızda, bu bant kalça kemiğinizin yan tarafındaki “büyük trokanter” isimli kemik çıkıntısının üzerinden bir ileri bir geri hareket eder. Normalde bu geçiş sorunsuzdur. Ancak iliotibial bant gerginleştiğinde veya kalınlaştığında, bu kemik çıkıntısının üzerinden geçerken ona takılır ve sonra aniden kurtularak ses çıkarır. Bu atlama genellikle elle hissedilebilir, hatta bazen dışarıdan bile görülebilir. Hastalar bu hissi sık sık “kalçam yerinden çıkıp giriyor” gibi tarif etseler de gerçekte eklemde bir çıkık olmaz.

Dış tip atlayan kalça sendromuna zemin hazırlayan bazı faktörler şunlardır:

  • İliotibial bandın doğuştan veya sonradan gergin olması
  • Büyük trokanterin yapısal olarak normalden daha çıkıntılı olması
  • Kadınlarda daha sık görülen geniş leğen kemiği yapısı
  • Kalça yan kaslarında (abdüktör kaslar) güçsüzlük
  • Bacak uzunluk farkı

Bu sürekli mekanik sürtünme, zamanla bölgede iltihaplanmaya yol açar. Büyük trokanter kemiği ile iliotibial bant arasında yer alan ve bu kayma hareketini kolaylaştıran “bursa” adı verilen içi sıvı dolu yastıkçık iltihaplanabilir. Trokanterik bursit adı verilen bu durum genellikle ağrısız olan atlamanın şiddetli ve kronik bir ağrıya dönüşmesinin ana nedenidir. Bu ağrı, kalçanın yanına yatmayı imkansız hale getirebilir ve geceleri kişiyi uykudan uyandırabilir.

Kasığımdaki ‘Atlama’ Hissi İç Tip Atlayan Kalça Sendromu mu Demek?

Eğer atlama hissini kalçanızın ön tarafında, kasık bölgenizde ve daha derinden geliyormuş gibi hissediyorsanız, bu durum iç tip atlayan kalça sendromu olarak adlandırılır. Özellikle dansçılarda sık görüldüğü için “dansçı kalçası” olarak da bilinir. Buradaki ana aktör, bel omurlarından başlayıp kasıktan geçerek uyluk kemiğinin üst-iç kısmına yapışan ve bacağı karına doğru çekme görevini üstlenen “iliopsoas” tendonudur.

Bu tipteki atlama genellikle bacağınızı bükülü, yana açık ve dışa dönük bir pozisyondan (örneğin ayakkabı bağlarken veya arabadan inerken) düz bir konuma getirirken meydana gelir. Bu hareket sırasında, normalde gergin olan iliopsoas tendonu, kalça ekleminin önündeki veya leğen kemiğindeki bir kemik çıkıntısının üzerinden kayarken takılır ve aniden kurtularak derinden gelen bir “tık” sesi veya hissi yaratır. Bu ses, dış tipe göre genellikle daha az duyulur ancak hasta tarafından çok net bir şekilde hissedilir.

Sürekli oturarak çalışmak, sık bisiklete binmek veya koşu gibi aktiviteler iliopsoas kasının kısalmasına ve tendonunun gerginleşmesine neden olarak bu duruma zemin hazırlayabilir.

Bu sürekli sürtünme zamanla bazı sorunlara yol açabilir:

  • İliopsoas tendiniti (tendonun kendisinin iltihaplanması)
  • İliopsoas bursiti (tendonun altındaki bursa kesesinin iltihaplanması)

Bu iltihabi durumlar kasıkta ağrıya neden olur ve atlama hissini daha da belirginleştirir. Kasık ağrısı, kalça ekleminin içindeki daha ciddi problemlerle (labrum yırtığı gibi) çok kolay karışabildiği için, iç tip atlayan kalça sendromunun tanısı özellikle dikkat ve tecrübe gerektirir.

Eklem İçinden Gelen Sesler Atlayan Kalça Sendromu Dışında Ciddi Bir Sorun Anlamına Gelir mi?

Üçüncü ve son kategori, sesin veya takılma hissinin doğrudan kalça ekleminin içinden geldiği durumlardır. Bu durum klasik bir tendon atlamasından farklıdır ve genellikle eklemin pürüzsüz hareketini bozan mekanik bir soruna işaret eder. Bu nedenle artık bir “sendrom” olarak değil “eklem içi patoloji” olarak sınıflandırılır. Bu seslere genellikle ağrı, kilitlenme veya eklem hareketlerinde kısıtlanma eşlik eder.

Eklem içinden gelen seslerin en sık karşılaşılan nedenleri şunlardır:

  • Labrum yırtığı
  • Eklem içi serbest cisimler (eklem faresi)
  • Eklem kıkırdağında hasar
  • Femoroasetabuler sıkışma sendromu (FAI)
  • Ligamentum teres (eklem içi bağ) yırtığı

Burada altı çizilmesi gereken çok önemli bir nokta vardır: İç tip atlayan kalça sendromu (iliopsoas tendonu kaynaklı) ile eklem içi sorunlar arasında çok sıkı bir ilişki bulunur. Yapılan araştırmalar, kasığında atlama şikayeti olan hastaların neredeyse yarısında, aynı zamanda bir labrum yırtığı veya femoroasetabuler sıkışma gibi eklem içi bir problemin de var olduğunu göstermektedir. Bu bir tesadüf değildir. Kronik olarak gergin bir iliopsoas tendonunun, kalça ekleminin ön kısmına sürekli baskı yaparak zamanla labrum ve kıkırdağa zarar verebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle kasıkta atlama şikayetiyle gelen bir hastada sadece tendona odaklanmak büyük bir hata olur. Mutlaka eklem içi bir sorun olup olmadığı da detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Aksi takdirde, yapılan tedavi eksik kalır ve hastanın şikayetleri devam eder.

Atlayan Kalça Sendromu Teşhisi İçin Hangi Yöntemler Kullanılıyor?

Doğru tedaviye giden yol, her zaman doğru teşhisten geçer. Atlayan kalça sendromunun tanısı, büyük ölçüde hastanın anlattıkları ve dikkatli bir fizik muayene ile konulur.

Öncelikle hastanın hikayesi dinlenir. Genellikle hastalar sesin nereden geldiğini, hangi hareketlerle ortaya çıktığını net bir şekilde tarif edebilir ve hatta muayene sırasında sesi isteyerek yeniden oluşturabilirler. Ağrının ne zaman başladığı, şiddeti ve günlük yaşam üzerindeki etkileri detaylıca sorgulanır.

Ardından kapsamlı bir fizik muayene yapılır. Bu muayene, sadece kalça eklemine odaklanmaz; aynı zamanda bel, duruş, yürüyüş ve kas kuvveti dengesizliklerini de içerir. Dış tip sendromda, hasta yan yatarken kalçasını hareket ettirdiğinde bandın atlayışı elle net bir şekilde hissedilir. İç tip sendromda ise bacağa yaptırılan özel manevralarla kasıktaki atlama yeniden oluşturulmaya çalışılır.

Muayene sırasında şikayetinizi ortaya çıkarmak için bazı özel testler yaparız:

  • Dış tip için aktif kalça bükme-düzleştirme testi
  • İç tip için FABER’den ekstansiyona geçiş manevrası
  • Eklem içi sorunları anlamak için FADIR sıkıştırma testi
  • Kas gerginliklerini ölçmek için Ober ve Thomas testleri

Bu testler sayesinde, sesin kaynağını (dış, iç veya eklem içi) büyük bir doğrulukla tahmin etmek mümkündür.

Atlayan Kalça Sendromu Tanısında Hangi Görüntüleme Yöntemlerine Başvurulur?

Fizik muayene bulgularını doğrulamak ve altta yatabilecek başka sorunları ekarte etmek için görüntüleme yöntemlerinden faydalanılır. Bu yöntemleri bir merdiven gibi düşünebiliriz; her basamak bize daha detaylı bilgi verir.

Görüntüleme yöntemlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Röntgen (kemik yapısını kontrol etmek için)
  • Dinamik Ultrason (hareket halindeki tendonları görmek için)
  • MRG / MR Artrografi (yumuşak dokuları ve eklem içini detaylı incelemek için)

Röntgen, ilk adımdır. Yumuşak dokuları göstermese de kemik yapısındaki anormallikleri, kireçlenmeyi veya sıkışma sendromuna işaret edebilecek kemik çıkıntılarını görmek için gereklidir.

Dinamik Ultrason, özellikle dış ve iç tip sendromların tanısında altın standarttır. Bu yöntem MR veya röntgen gibi sabit bir görüntü vermez. Sizden şikayetinize neden olan hareketi yapmanız istenirken, ultrason cihazı ile tendonun kemik üzerinden nasıl atladığı canlı olarak izlenir. Bu atlama olayını doğrudan görmemizi sağlar. Ayrıca tendondaki kalınlaşma veya bursadaki iltihap da ultrason ile tespit edilebilir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), kalça ve çevresindeki tüm yumuşak dokuları (kaslar, tendonlar, labrum, kıkırdak) en ince ayrıntısına kadar gösterir. Özellikle eklem içi bir problemden şüpheleniliyorsa veya tanı belirsizse MRG’ye başvurulur. MR Artrografi ise standart MRG’nin daha hassas bir versiyonudur. Bu yöntemde çekimden önce eklem içine özel bir boyalı madde enjekte edilir. Bu madde, labrum veya kıkırdaktaki en küçük yırtıkların bile içine sızarak onları görünür hale getirir. İç tip atlayan kalça şikayeti olan hastalarda, eklem içi sorunları atlamamak için sıklıkla MR Artrografi tercih edilir.

Ağrılı Atlayan Kalça Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?

Atlayan kalça sendromu tedavisi, neredeyse her zaman ameliyatsız yöntemlerle başlar. Hastaların çok büyük bir kısmı bu tedavilere olumlu yanıt verir. Tedavi planı, sendromun tipine, şiddetine ve hastanın yaşam tarzına göre kişiye özel olarak düzenlenir.

Ameliyatsız Tedavi Seçenekleri:

  • Tedavinin temelini, soruna yol açan mekanik problemleri ortadan kaldırmaya yönelik adımlar oluşturur. İlk olarak ağrıyı tetikleyen hareketlerden bir süreliğine kaçınmak veya bu aktiviteleri modifiye etmek istenir. Bu iltihaplı dokuların dinlenmesine ve sakinleşmesine olanak tanır. Ağrı ve iltihabı azaltmak için kısa süreli antienflamatuar ilaçlar kullanılabilir.

Ancak asıl kalıcı çözüm, fizik tedaviden geçer. Fizik tedavi, sadece pasif bir uygulama değil hastanın aktif katılımını gerektiren bir süreçtir. Amaç altta yatan kas dengesizliklerini ve biyomekanik sorunları düzeltmektir.

Dış tip atlayan kalça sendromu için fizik tedavinin hedefleri:

  • Gergin iliotibial bandı esnetmek
  • Kalçanın yan tarafındaki abdüktör kasları (özellikle gluteus medius) güçlendirmek
  • Karın ve bel (core) kaslarının stabilitesini artırmak
  • İç tip atlayan kalça sendromu için fizik tedavinin hedefleri:
  • Gergin kalça bükücü kasları (iliopsoas) dikkatlice esnetmek
  • Kalçanın arka (gluteus maximus) ve yan (gluteus medius) kaslarını güçlendirmek
  • Bu kas grupları arasındaki kuvvet dengesini yeniden sağlamak

İğne Tedavileri (Enjeksiyonlar):

  • Fizik tedaviye ve diğer konservatif yöntemlere rağmen ağrısı devam eden hastalarda, ultrason eşliğinde kortikosteroid enjeksiyonları etkili bir seçenek olabilir. Buradaki amaç iltihabın çok yoğun olduğu bursa veya tendon çevresine güçlü bir antienflamatuar ilaç vererek ağrıyı hızla kontrol altına almaktır. Enjeksiyonun ultrason eşliğinde yapılması, ilacın doğru noktaya verildiğinden emin olmak için kritik öneme sahiptir. Bu enjeksiyonlar, tek başına bir tedavi olarak değil ağrıyı azaltarak hastanın fizik tedavi programına daha etkin katılmasını sağlayan bir “köprü tedavisi” olarak görülmelidir.

Atlayan Kalça Sendromu Ameliyatı Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Cerrahi müdahale, her zaman son çaredir. En az 3-6 ay boyunca düzenli olarak uygulanmış, iyi yapılandırılmış bir ameliyatsız tedavi programına yanıt vermeyen ve ağrıları nedeniyle yaşam kalitesi ciddi şekilde düşmüş olan hastalarda ameliyat düşünülebilir.

Günümüzde atlayan kalça sendromu ameliyatları, artık büyük kesilerle yapılan açık ameliyatlar yerine, minimal invaziv yani kapalı (artroskopik/endoskopik) yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Bu yaklaşım sadece birkaç küçük delikten bir kamera ve özel cerrahi aletler yardımıyla yapılır.

Kapalı (artroskopik/endoskopik) ameliyatların açık ameliyatlara göre bazı önemli avantajları vardır:

  • Çok daha küçük ameliyat izleri
  • Ameliyat sonrası belirgin şekilde daha az ağrı
  • Daha hızlı bir iyileşme ve rehabilitasyon süreci
  • Daha düşük enfeksiyon ve diğer komplikasyon riski
  • Genellikle daha kısa hastanede kalış süresi

Dış Tip Cerrahi: Endoskopik olarak iliotibial bandın büyük trokanter üzerinde takılan kalınlaşmış ve gergin kısmı, kontrollü bir şekilde gevşetilir. Bu bandın kemik üzerinden takılmadan, pürüzsüzce kaymasını sağlar.

İç Tip Cerrahi: Artroskopik olarak gergin olan iliopsoas tendonu, eklem içinden veya yapışma yerine yakın bir bölgeden kısmen serbestleştirilir veya uzatılır. Bu işlem tendonun gerginliğini azaltarak atlamasını önler. Eğer aynı zamanda eklem içinde bir labrum yırtığı veya sıkışma sendromu varsa, bunlar da aynı seansta tedavi edilir.

Atlayan Kalça Sendromu Tedavisi Sonrası Beni Neler Bekliyor?

Tedavinin başarısı, doğru teşhis ve doğru tedavi planlamasına bağlıdır. Ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilen hastaların büyük bir çoğunluğu, sabırlı ve düzenli bir fizik tedavi programı ile tamamen iyileşir ve eski aktivitelerine geri döner.

Cerrahi gereken hastalarda ise sonuçlar oldukça yüz güldürücüdür. Kapalı yöntemlerle yapılan gevşetme ameliyatları sonrası hastaların %80-95’i ağrılarından kurtulur ve yaşam kalitelerinde belirgin bir artış olur. Ameliyat sonrası dönemde, kas gücünü yeniden kazanmak ve hareket açıklığını artırmak için yine bir fizik tedavi süreci gereklidir.

Her cerrahi müdahalede olduğu gibi, nadir de olsa bazı riskler bulunur:

  • Enfeksiyon
  • Kan pıhtısı (derin ven trombozu)
  • Yakınlardaki cilt sinirlerinde geçici hasar (bacakta uyuşukluk)
  • Yapılan gevşetmenin aşırı olmasına bağlı kas güçsüzlüğü

Atlayan kalça sendromu, doğru anlaşıldığında ve yönetildiğinde, genellikle başarılı bir şekilde tedavi edilebilen bir durumdur. Önemli olan kalçanızdan gelen seslere ağrı eşlik ettiğinde bunu ihmal etmemek ve altta yatan nedeni ortaya çıkarmak için bir uzmana başvurmaktır. Unutmayın ki tedavinin en önemli adımı, problemin kaynağını doğru bir şekilde belirlemektir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *