Ayak tarak kemiği kırığı, ayağın orta bölümünü oluşturan ve vücut ağırlığını taşıyan beş uzun kemiğin bütünlüğünün bozulması durumudur. Tıbbi literatürde metatars olarak adlandırılan bu yapılar ayak bileği ile parmaklar arasında köprü vazifesi görerek adım atma mekaniğinin temelini oluşturur. Genellikle düşme, burkulma gibi ani travmalar veya aşırı kullanıma bağlı stres faktörleri sonucunda gelişen bu yaralanmalar, yürüyüş dengesini ve ayak fonksiyonlarını doğrudan kısıtlar. İyileşme süreci kırığın konumuna ve şiddetine göre değişiklik gösterirken, doğru tanı ve zamanında müdahale kalıcı sakatlıkların önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.

Ayak Tarak Kemiği Kırığı Neden Oluşur ve Kimlerde Görülür?

Ayaklarımız gün boyu inanılmaz bir yük altındadır. Tarak kemikleri, vücut ağırlığının zemine aktarılmasında bir süspansiyon sistemi gibi çalışır. Bu sistemin çökmesi genellikle iki temel mekanizmayla gerçekleşir. Birincisi, hepimizin tahmin edebileceği gibi ani travmalardır. Yüksekten atlama, ayağın burkulması veya ayağın üzerine ağır bir cisim düşmesi gibi durumlarda kemik, esneme kapasitesinin ötesinde bir güce maruz kalır ve kırılır.

Ancak her kırık büyük bir gürültüyle veya olayla gelmez. İkinci ve daha sinsi olan mekanizma “stres kırıkları”dır. Özellikle sporcularda, askerlerde veya spora yeni başlayan bireylerde gördüğümüz bu durum kemiğin tekrarlayan küçük travmalara maruz kalmasıyla oluşur. Kemik, üzerine binen yükü onaracak zaman bulamazsa yavaş yavaş çatlar. Bu bir teli defalarca ileri geri büktüğünüzde en sonunda kopmasına benzer.

Metatars kırıklarının en sık görüldüğü yer, beşinci tarak kemiği dediğimiz, ayak serçe parmağının gerisindeki kemiktir. İstatistiklere baktığımızda, tarak kemiği kırıklarının neredeyse dörtte biri bu bölgede gerçekleşir. Bunu genellikle başparmağın arkasındaki birinci tarak kemiği izler. Sanayi yaralanmalarında ise genellikle orta kısımdaki kemiklerin ezilme şeklinde kırıldığını görürüz.

Tarak Kemiği Kırığı Belirtileri Nelerdir?

Polikliniğe başvuran hastalarımızın hikayeleri genellikle benzerdir. Çoğu zaman ani bir hareket sonrası gelen keskin bir acıdan bahsederler. Ancak stres kırıklarında bu ağrı yavaş yavaş başlar ve zamanla artar. Bir kırık şüphesi oluştuğunda vücudunuzun verdiği sinyalleri doğru okumak çok önemlidir.

Kırık durumunda en sık karşılaştığımız belirtiler şunlardır:

  • Şiddetli ağrı
  • Ödem
  • Morarma
  • Hassasiyet
  • Yürüme güçlüğü
  • Şekil bozukluğu

Bu belirtileri biraz açmak gerekirse; ağrı genellikle ayağın üzerine basmaya çalıştığınızda dayanılmaz hale gelir. “Belki sadece burkulmuştur” diyerek üzerine basmaya devam etmek, durumu daha da kötüleştirebilir. Şişlik genellikle travmadan hemen sonra başlar ve ayağın üst kısmını tamamen kaplayabilir. Morarma ise bazen hemen, bazen de olaydan 24 saat sonra, kanın doku altına sızmasıyla ortaya çıkar ve tabana doğru yayılabilir.

Özellikle beşinci tarak kemiği kırıklarında, ağrı bazen ayak bileği burkulmasıyla karıştırılabilir. Çünkü kırık noktası, dış malleol dediğimiz ayak bileği kemiğinin hemen altındadır. Bu yüzden ayak bileğim burkuldu sanıp haftalarca kırık ayakla gezen hastalarımızla sıkça karşılaşırız.

Tanı Koymak İçin Hangi Yöntemler Kullanılır?

Doğru tedavi, ancak milimetrik hassasiyetle konulmuş bir tanı ile mümkündür. Fizik muayenede, parmak uçlarından kemiğe doğru baskı uyguladığımızda (eksenel yükleme testi) ağrının artması bizim için güçlü bir kırık işaretidir. Ancak gözle veya elle yapılan muayene, kemiğin iç yapısını bize göstermez.

Tanı sürecinde kullandığımız temel görüntüleme yöntemleri şunlardır:

  • Röntgen
  • Manyetik Rezonans (MR)
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT)
  • Kemik Sintigrafisi

Standart röntgen filmleri çoğu akut kırığı göstermek için yeterlidir. Ayağın üstten, yandan ve çapraz açılardan filmlerini çekeriz. Hatta bazen, ayağın yük altındaki dengesini görmek için hastamızdan (eğer dayanabiliyorsa) ayakta basarak film çektirmesini isteriz.

Ancak röntgenin yetersiz kaldığı durumlar vardır. Özellikle stres kırıkları, ilk başladığında röntgende hiç görünmeyebilir. Kemik çatlamıştır ama röntgende her şey normal görünür. Yaklaşık 10-14 gün sonra, kemik iyileşmeye çalışırken oluşan doku röntgende belirmeye başlar. Eğer hastamızın şikayetleri çok belirginse ama röntgen temizse, zaman kaybetmemek adına MR isteriz. MR, kemik içindeki ödemi (sıvı toplanmasını) göstererek “gizli kırıkları” yakalamamızı sağlar. BT ise daha çok parçalı kırıklarda, sanki bir yapbozun parçalarını birleştirecekmişiz gibi detaylı bir cerrahi planlama yapmamız gerektiğinde devreye girer.

5. Tarak Kemiği (Jones Kırığı) Neden Diğerlerinden Farklıdır?

Beşinci metatars, yani ayağın en dışındaki kemik, ortopedistlerin en çok üzerinde durduğu ve tedavi planını en dikkatli yaptığı kemiktir. Bunun sebebi, bu kemiğin anatomik yapısı ve maalesef oldukça nazlı olan kan dolaşımıdır. Bu kemiği tedavi ederken, kırığın nerede olduğuna göre üç farklı bölgeye (zona) ayırırız.

Bu bölgeler şunlardır:

  • Zon 1 (Avulsiyon Kırığı)
  • Zon 2 (Jones Kırığı)
  • Zon 3 (Stres Kırığı)

Zon 1, kemiğin en dip kısmıdır. Buradaki kırıklar genellikle bağların kemiği çekip koparmasıyla oluşur ve “Yalancı Jones” kırığı olarak da bilinir. Buranın kanlanması harikadır, bu yüzden ameliyata gerek kalmadan çok güzel iyileşir.

Asıl sorun Zon 2, yani gerçek “Jones Kırığı”dır. Kemiğin gövdeyle birleştiği bu bölge, kan damarlarının çok az olduğu, tabiri caizse bir kuraklık bölgesidir. Kanın gitmediği yerde iyileşme olmaz. Bu yüzden Jones kırıklarında kemiğin kaynamama ihtimali yüksektir. Eğer burası kırıldıysa, basit bir alçı tedavisiyle bile %30 oranında başarısızlık riski vardır:

Zon 3 ise genellikle sporcularda gördüğümüz, gövde kısmındaki stres kırıklarıdır. Burası da biyolojik olarak iyileşmesi zor bir bölgedir ve kronikleşmeye çok müsaittir.

Diğer Tarak Kemikleri (1-4) Nasıl Tedavi Edilir?

Başparmak tarafındaki birinci tarak kemiği ve ortadaki diğer üç kemik (2, 3, 4), beşinci kemiğe göre biraz daha şanslıdır. Özellikle ortadaki kemikler, yan yana dizilmiş ve güçlü bağlarla birbirine tutunmuş durumdadır. Bu yapı sayesinde, biri kırılsa bile diğerleri ona destek olur, doğal bir alçı görevi görür ve büyük kaymaları engeller.

Bu kırıklarda ameliyat kararı verirken baktığımız kriterler şunlardır:

  • Kırık uçlarının ayrışma miktarı
  • Kemiğin açılanması
  • Kısalık oluşumu
  • Rotasyon (dönme) bozukluğu

Eğer kırık hattında 3-4 milimetreden fazla kayma yoksa, kemikte 10 dereceden fazla bir eğilme oluşmamışsa ve kemik kendi ekseni etrafında dönmemişse, ameliyatsız tedaviyi tercih ederiz. Bu durumda tedavi, sert tabanlı özel ortopedik ayakkabılar veya yürüme botları ile yapılır. Buradaki amaç kemik iyileşene kadar o bölgeyi hareketsiz kılmaktır. İyileşme genellikle 6 ila 8 hafta sürer.

Ancak eğer kemikler yerinden çok oynamışsa veya çok parçalı bir kırık varsa, ameliyat kaçınılmaz olur. Çünkü kemik yanlış kaynarsa, ayağın yük taşıma dengesi bozulur. Bu da ileride “Metatarsalji” dediğimiz kronik ayak tabanı ağrılarına ve nasırlara yol açar.

Ameliyatsız Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ameliyat gerektirmeyen durumlarda temel prensibimiz “koruma ve zaman”dır. Kırık tipine göre hastalarımıza farklı immobilizasyon (hareketsizleştirme) yöntemleri uygularız.

Yaygın kullanılan yöntemler şunlardır:

  • Kısa bacak alçısı
  • Yürüme botu (CAM Walker)
  • Sert tabanlı ayakkabı
  • Elastik bandaj

Özellikle Jones kırığı gibi riskli olmayan ama koruma gerektiren kırıklarda, 6-8 hafta boyunca dize kadar uzanan kısa bacak alçısı uygulanabilir. Bu süreçte hastamızın ayağına hiç yük vermemesi, koltuk değneği kullanması istenir. Daha stabil, yerinden oynamamış kırıklarda ise hastanın konforunu artıran, çıkarılıp takılabilen yürüme botları tercih edilir. Bu botlar, tabanındaki kavisli yapı sayesinde hastanın bileğini bükmeden, sanki bir beşik gibi yuvarlanarak yürümesini sağlar.

İyileşme sürecinde en büyük dostumuz “yük vermeme” kuralıdır. Hasta ne kadar erken basarsa, mikro hareketler nedeniyle kaynama dokusu o kadar geç oluşur. Bu yüzden hastalarımıza sabırlı olmalarını, ağrıları geçse bile doktor onayı olmadan normal ayakkabıya dönmemelerini sıkı sıkıya tembihleriz.

Tarak Kemiği Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Cerrahi müdahale gerektiğinde, amacımız bozulan anatomiyi milimetrik olarak eski haline getirmek ve kemik kaynayana kadar orada sarsılmaz bir şekilde durmasını sağlamaktır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık çok daha küçük kesilerle, dokuya saygılı ameliyatlar yapabiliyoruz.

Ameliyat sırasında kullandığımız materyaller şunlardır:

  • İntramedüller vidalar
  • Plaklar
  • Çelik teller (K-teli)
  • Kemik greftleri (yamalar)

Özellikle 5. tarak kemiği (Jones) kırıklarında “İntramedüller Vida” tekniği altın standarttır. Bu yöntemde kemiğin içindeki boşluğa (ilik kanalına) kılavuz bir tel gönderir ve bu telin üzerinden, kemiğin içine gömülen özel bir vida yerleştiririz. Bu vida, kırık uçlarını birbirine çeker ve sıkıştırır. Böylece hem çok sağlam bir tutuş sağlarız hem de kanlanması zayıf olan bu bölgede biyolojik iyileşmeyi hızlandırırız.

Çok parçalı veya uzun kemik kırıklarında ise genellikle plak ve vida kombinasyonunu kullanırız. Cilt üzerine küçük bir kesi yapılarak kırık hattı ortaya konur, kemikler yapboz gibi yerine oturtulur ve üzerine incecik, titanyum bir plak vidalanır. Eğer kemik çok ezilmişse veya eski bir kırık kaynamamışsa, o bölgeyi canlandırmak için vücudun başka bir yerinden (genellikle topuktan veya leğen kemiğinden) alınan kemik parçalarını (greft) o bölgeye naklederiz.

İyileşme Süreci Ne Kadar Sürer?

İyileşme süreci kişiden kişiye, yaşa, ek hastalıklara ve sigara kullanımına göre büyük değişkenlik gösterir. Ancak genel bir takvimden bahsedecek olursak, bu süreci üç ana evreye ayırabiliriz.

İyileşme evreleri şunlardır:

  • Koruma evresi
  • Yük verme evresi
  • Spora dönüş evresi

Koruma Evresi (0-6 Hafta): Bu dönemde önceliğimiz cerrahi yaranın iyileşmesi ve kemiğin ilk kaynama dokusunu (kallus) oluşturmasıdır. Genellikle alçı veya bot kullanılır. Hasta koltuk değneği ile, ayağına yük vermeden mobilize olur. Bu dönemde ödem kontrolü için ayağı kalp seviyesinde tutmak ve buz uygulaması yapmak çok kritiktir.

Yük Verme Evresi (6-10 Hafta): Röntgende kaynama belirtileri görüldüğünde, yavaş yavaş yük vermeye başlanır. Önce bot ile tam basma, ardından sert tabanlı spor ayakkabıya geçiş yapılır. Bu dönemde fizik tedavi başlar. Hareketsiz kalan ayak bileğini açmak ve zayıflayan kasları güçlendirmek gerekir.

Spora Dönüş Evresi (10. Hafta ve Sonrası): Kemik tamamen kaynadıktan sonra artık koşu, zıplama gibi aktiviteler kademeli olarak programa eklenir. Normal bir ayakkabı ile yürüyüşler başlar.

Fizik Tedavi Sürecinde Neler Yapılır?

Alçı veya bot çıktıktan sonra hastalarımızın çoğu ayak bileklerinin “donduğunu” ve baldır kaslarının inceldiğini fark eder. Bu çok normaldir. Fizik tedavi, sizi eski gücünüze kavuşturmak için olmazsa olmazdır.

Rehabilitasyon sırasında uygulanan egzersizler şunlardır:

  • Eklem hareket açıklığı egzersizleri
  • Güçlendirme egzersizleri
  • Denge egzersizleri
  • Propriyosepsiyon çalışmaları

İlk başta basitçe ayak bileğini yukarı aşağı, sağa sola hareket ettirerek başlarız. Daha sonra elastik bantlar (terabant) kullanarak dirençli güçlendirme yaparız. Oturduğunuz yerde yere serilen bir havluyu parmaklarınızla kıvırarak kendinize çekmek, ayak içi kaslarını güçlendiren harika ve basit bir egzersizdir.

İlerleyen dönemde en önem verdiğimiz şey “denge” eğitimidir. Uzun süre basmayan bir ayak, yerin nerede olduğunu algılama yeteneğini (propriyosepsiyon) kaybeder. Tek ayak üzerinde durma çalışmaları, bu yeteneği geri kazandırır ve tekrar burkulma riskini azaltır.

Kırık İyileşmezse veya Yanlış Kaynarsa Ne Olur?

Her ne kadar modern tıbbın imkanlarını kullansak da biyoloji bazen istediğimiz gibi yanıt vermeyebilir. Tarak kemiği kırıklarında en korkulan komplikasyonlar “Nonunion” (Kaynamama) ve “Malunion” (Yanlış Kaynama) durumlarıdır.

İyileşmeyi olumsuz etkileyen faktörler şunlardır:

  • Sigara kullanımı
  • Diyabet
  • D vitamini eksikliği
  • Erken yük verme
  • Yetersiz tespit

Özellikle sigara, kemik iyileşmesinin en büyük düşmanıdır. Kılcal damarları büzüştürerek kırık hattına giden oksijeni ve besini keser. Sigara içen hastalarda kaynamama oranı, içmeyenlere göre katbekat fazladır.

Eğer kemik kaynamazsa (Nonunion), kırık hattı sürekli hareket eder ve ağrı yapar. Bu durumda “Revizyon Cerrahisi” gerekir. Eski kırık hattı temizlenir, kemik uçları tazelenir ve genellikle kemik grefti eklenerek daha güçlü bir plak veya vida ile tekrar sabitlenir.

Yanlış kaynama (Malunion) durumunda ise kemik açılı veya dönük iyileşmiştir. Bu ayakkabı içinde sürekli bir rahatsızlık hissi, sanki ayağınızın altında bir taş varmış gibi bir ağrı yaratır. Ayrıca yük dağılımı bozulduğu için komşu eklemlerde kireçlenme başlar. Bunu düzeltmek için de kemiğin kontrollü bir şekilde tekrar kırılıp (osteotomi) düzgün pozisyonda sabitlenmesi gerekir.

Sporcular İçin Süreç Nasıl İşler?

Profesyonel veya amatör sporcular için zaman çok değerlidir. Bir sporcunun 3-4 ay alçıda kalması, kas kütlesinin erimesi ve kondisyonun sıfırlanması demektir. Bu yüzden sporcu kırıklarında, özellikle Jones kırıklarında ve stres kırıklarında yaklaşımımız çok daha agresiftir.

Sporcularda cerrahiyi tercih etme nedenlerimiz şunlardır:

  • Daha hızlı kaynama
  • Erken hareket imkanı
  • Düşük kaynamama riski
  • Performans kaybını önleme

Sporcularda genellikle Torg sınıflamasına ve kırığın durumuna bakmaksızın, özellikle 5. tarak kemiği kırıklarında doğrudan vida ile sabitleme yöntemini seçeriz. Bu sayede sporcu, alçı tedavisine göre çok daha erken, bazen 4-5 hafta içinde kontrollü antrenmanlara başlayabilir. “Alter-G” dediğimiz yerçekimsiz koşu bantları veya havuz içi koşularla kardiyovasküler kapasite korunur. Tam spora dönüş, yapılan sporun türüne (temaslı veya temassız) göre 10-12 haftayı bulabilir ancak bu süre, alçılı takibe göre çok daha kısadır ve sonuçları çok daha güvenilirdir.

Özet ve Son Tavsiyeler

Ayak tarak kemiği kırıkları, basit bir kemik çatlağından çok daha fazlasıdır. Yürüyüş kalitenizi, günlük aktivitenizi ve spor hayatınızı doğrudan etkileyen, ciddiye alınması gereken yaralanmalardır. İster alçıyla ister ameliyatla tedavi edilsin, sürecin başarısı büyük oranda sizin uyumunuza ve sabrınıza bağlıdır.

Tedavi sürecinde dikkat etmeniz gereken altın kurallar şunlardır:

  • Doktorunuzun sözünden çıkmayın
  • Sigaradan uzak durun
  • Beslenmenize dikkat edin
  • Acele etmeyin

Unutmayın kemik iyileşmesi aceleye gelmez. “Ağrım geçti, artık basabilirim” düşüncesi en büyük tuzaktır. Ağrının geçmesi kemiğin kaynadığı anlamına gelmez. Doktorunuz “tamam” diyene kadar koruyucu ekipmanlarınızı kullanmaya devam edin. Ayrıca bu süreçte kalsiyum ve D vitamini açısından zengin beslenmek, vücudunuza ihtiyaç duyduğu yapı taşlarını sağlamak açısından çok faydalı olacaktır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Call Now Button