Halluks valgus tedavisi, ayak başparmağının tabanında gelişen ve “bunyon” olarak da bilinen ağrılı kemik çıkıntısını düzeltmek için kişiye özel olarak planlanan bir tedavi sürecidir. Bu süreç deformitenin derecesine bağlı olarak iki ana yola ayrılır. Erken evrelerde, ağrıyı hafifletmek ve ilerlemeyi yavaşlatmak amacıyla geniş burunlu ayakkabılar, parmak arası makaralar, gece atelleri ve özel tabanlıklar gibi ameliyatsız yöntemler uygulanır. Konservatif tedavilerin yetersiz kaldığı, ağrının kronikleştiği ve yürüme konforunun bozulduğu ileri vakalarda ise kemik yapısını düzelterek kalıcı çözüm sağlayan modern cerrahi müdahaleler kaçınılmaz hale gelir.

Hastalık Adı Halluks Valgus (Başparmak Çıkıntısı)
Etkilenen Bölge Ayak başparmağı (birinci metatarsofalangeal eklem)
Temel Nedenleri Genetik yatkınlık, dar/basıcı ayakkabı kullanımı, düz tabanlık, romatoid artrit gibi romatizmal hastalıklar
Belirtiler Ayak başparmağında dışa doğru eğilme, birinci parmak ekleminde şişlik, kızarıklık, ağrı ve ayakkabı giymede zorluk
Risk Faktörleri Kadın cinsiyet, aile öyküsü, topuklu ve sivri burunlu ayakkabılar, eklem gevşekliği
Tanı Yöntemleri Fizik muayene, ayak grafisi (röntgen) ile deformitenin açısı değerlendirilir
Tedavi Yöntemleri Geniş burunlu ayakkabı, ortopedik tabanlıklar, parmak arası makara, gece ateli, ağrı kesiciler, fizik tedavi; cerrahi düzeltme (osteotomi) ilerlemiş vakalarda
Cerrahi Gerekliliği Şiddetli deformite, kalıcı ağrı, yaşam kalitesinde düşüş ve konservatif tedaviye yanıtsızlık durumlarında uygulanır
Fizik Tedavi Gerekliliği Cerrahi sonrası iyileşmeyi hızlandırmak ve parmak hareket açıklığını sağlamak için önerilir
Olası Komplikasyonlar Ağrının devamı, enfeksiyon, nüks, sinir hasarı, parmakta sertlik veya hareket kısıtlılığı
İyileşme Süreci Cerrahi sonrası 6-12 hafta arasında; ayakta tam yüklenme ve aktiviteye dönüş kademeli olarak yapılır
Takip Gerekliliği Düzenli klinik kontroller ve gerekirse radyolojik takip önerilir

Tedavi hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Halluks Valgus Neden Olur ve Bu Durum İçin Halluks Valgus Tedavisi Neden Bu Kadar Önemlidir?

Pek çok kişi, ayağındaki bu çıkıntının sadece bir kemiğin dışarı doğru büyümesi olduğunu düşünür. Ancak durum bundan çok daha karmaşıktır. Halluks valgusu, devrilmek üzere olan bir çadır direğine benzetebiliriz. Ayak başparmağınız ve onun arkasındaki uzun tarak kemiği, normalde düz bir hat üzerinde durarak bu direği oluşturur. Eklemin etrafındaki bağlar ve tendonlar ise direği ayakta tutan ipler gibidir.

Yanlış ayakkabı seçimi, özellikle de parmakları bir araya sıkıştıran dar kalıplı ve vücut ağırlığını sürekli ön ayağa yıkan yüksek topuklu ayakkabılar, bu çadır direğini sürekli olarak yana doğru iter. Zamanla, direği tutan iplerden iç taraftakiler (medial kapsül) gevşer ve uzar, dış taraftakiler (lateral kapsül) ise kısalır ve gerginleşir. Bu dengesizlik sonucunda başparmak artık düz duramaz ve ikinci parmağa doğru eğilmeye başlar. Başparmak yana doğru devrilirken, dengeyi sağlamak için arkasındaki tarak kemiği de tam tersi yönde, yani ayağın iç tarafına doğru bir yelpaze gibi açılır. İşte “bunyon” dediğimiz o ağrılı çıkıntı, bu içe doğru açılan tarak kemiğinin başıdır.

Elbette tek sorumlu ayakkabılar değildir. Genetik mirasınız da bu konuda önemli bir rol oynar. Ailenizde halluks valgus öyküsü varsa, siz de belirli bir ayak tipini (örneğin daha gevşek bağlara sahip veya düz tabanlığa yatkın bir ayak yapısı) miras almış olabilirsiniz. Bu durum ayağınızı bu deformiteye karşı daha savunmasız hale getirir. Tıpkı bazı insanların güneşe karşı daha hassas bir cilde sahip olması gibi, bazı insanlar da halluks valgusa daha yatkın bir ayak yapısına sahiptir. İlerleyen yaş, romatizmal hastalıklar ve bazı nörolojik durumlar da bu riski artırabilir.

Peki, halluks valgus tedavisi neden bu kadar önemlidir? Çünkü bu sorun, tedavi edilmediğinde bir domino etkisi yaratır.

Başlangıçta sadece başparmağı etkileyen bu problem, zamanla tüm ayağın mekaniğini ve dengesini bozar. Vücudun ağırlığı artık ayağa sağlıklı bir şekilde dağıtılamaz. Yükün büyük bir kısmı, bu iş için tasarlanmamış olan daha küçük tarak kemiklerine (özellikle ikinci tarak kemiğine) binmeye başlar. Sonuç olarak bu kemiklerin altında ağrılı nasırlar ve “transfer metatarsalji” adını verdiğimiz, batıcı ve zonklayıcı ağrılar gelişir.

Başparmağın ikinci parmağı sürekli sıkıştırması, onun da zamanla bükülmesine ve “çekiç parmak” dediğimiz bir başka deformiteye dönüşmesine neden olabilir. Hatta ileri vakalarda parmaklar üst üste binebilir. Bu durum uygun ayakkabı bulmayı imkansız hale getirir. Eklemin sürekli anormal bir pozisyonda durması, kıkırdak yüzeylerinin aşınmasına ve en sonunda ağrılı bir eklem kireçlenmesine (artrit) yol açar. Bu geri dönüşü olmayan bir hasar demektir. Bu nedenle halluks valgus tedavisi, sadece mevcut ağrıyı gidermekle kalmaz, aynı zamanda bu domino etkisini kırarak ayağınızın gelecekteki sağlığını korumak için de hayati bir önem taşır.

Hangi Belirtiler Halluks Valgus Tedavisi Gerektirdiğini Düşündürür?

Halluks valgus genellikle kendini yavaş yavaş belli eder, ancak bazı işaretler durumun ciddiye alınması ve bir uzmana danışılması gerektiğini gösterir. Aşağıdaki belirtilerden bir veya birkaçını yaşıyorsanız, bu durum halluks valgusun habercisi olabilir.

En sık karşılaşılan belirtiler şunlardır:

  • Ayak başparmağının tabanında, iç tarafta gözle görülür bir kemik çıkıntısı
  • Bu çıkıntının üzerinde kızarıklık, hassasiyet ve şişlik
  • Özellikle dar ayakkabı giyildiğinde veya uzun süre ayakta kalındığında artan ağrı
  • Başparmak ekleminin içinde hissedilen derin ve sızlayıcı bir ağrı
  • Başparmağın ikinci parmağa doğru eğilmesi, hatta altına girmesi veya üzerine çıkması
  • İkinci ve üçüncü parmaklarda da şekil bozukluklarının (çekiç parmak) başlaması
  • Ayak tabanında, özellikle ikinci tarak kemiğinin altında ağrılı nasır oluşumu
  • Başparmak ekleminde hareket kısıtlılığı ve sertlik hissi
  • Yürüme sırasında denge sorunları
  • Parmaklarda zaman zaman ortaya çıkan uyuşma veya karıncalanma
  • Rahat ve uygun ayakkabı bulmakta giderek artan zorluk

Doktora Başvurduğumda Halluks Valgus Tedavisi İçin Tanı Süreci Nasıl İşler?

Halluks valgus şikayetiyle bir ortopedi uzmanına başvurduğunuzda, doğru tanıyı koymak ve size en uygun tedavi yolunu belirlemek için sistematik bir değerlendirme süreci izlenir. Bu süreç sizinle sohbet etmekle başlar ve teknolojik görüntüleme yöntemleriyle son bulur.

Öncelikle sizi dinleriz. Hikayeniz bizim için çok değerlidir. Ağrılarınız ne zaman başladı? Hangi aktiviteler ağrınızı artırıyor? Ailenizde benzer bir sorun yaşayan var mı? Tedaviden ne bekliyorsunuz? Bu gibi soruların cevapları, problemin kökenini ve sizin yaşam kalitenizi ne derecede etkilediğini anlamamız için bize ilk ipuçlarını verir.

Ardından sıra fizik muayeneye gelir. Bu sırada sizden ayakta durmanızı ve yürümenizi isteyebiliriz. Ayaklarınızın genel yapısını, parmaklarınızın dizilimini, başparmağınızdaki çıkıntının (bunyon) boyutunu ve esnekliğini dikkatle inceleriz. Eklemin hareket açıklığını kontrol eder, bölgede hassasiyet veya iltihap bulguları olup olmadığına bakarız. Başparmağınızın diğer parmaklarla olan ilişkisini (altına mı giriyor, üzerine mi çıkıyor) değerlendiririz. Bu muayene, deformitenin yapısı hakkında bize önemli bilgiler verir.

Son ve en kritik adım ise görüntülemedir. Genellikle ayakta, yani vücut ağırlığınızın tamamı ayaklarınızın üzerindeyken çekilen röntgen filmleri isteriz. Bu nokta çok önemlidir. Çünkü ayağınız, üzerine yük binmediğinde (otururken veya yatarken) farklı bir şekilde durur. Deformitenin gerçek boyutunu ve kemikler arasındaki ilişkileri en doğru şekilde görebilmek için, ayağın çalıştığı, yani yük taşıdığı pozisyondaki görüntüsüne ihtiyacımız vardır. Bunu, bir köprünün sağlamlığını test etmek için üzerinden kamyonlar geçirilirken incelenmesine benzetebiliriz; köprünün gerçek davranışı ancak yük altında ortaya çıkar.

Bu röntgen filmleri üzerinde cetvel ve açı ölçer kullanarak bazı teknik ölçümler yaparız. Bu açılar, bize deformitenin ciddiyetini objektif olarak rakamlarla ifade etme imkanı sunar. Başparmağınızın ne kadar yana kaydığını (Halluks Valgus Açısı – HVA) ve tarak kemiklerinizin birbirinden ne kadar ayrıldığını (İntermetatarsal Açı – IMA) ölçeriz. Bu ölçümler, en doğru tedavi yöntemini, özellikle de cerrahi gerekiyorsa hangi tekniğin kullanılacağını belirlemede bize yol gösterir. Ayrıca eklemde kireçlenme (artrit) olup olmadığını da bu filmler sayesinde net bir şekilde görürüz. Tüm bu veriler bir araya geldiğinde, sizin için kişiselleştirilmiş tedavi planı ortaya çıkmış olur.

Tedavi hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Ameliyatsız Halluks Valgus Tedavisi Yöntemleri Ağrılarımı Geçirir mi?

Halluks valgus tedavisinde her zaman ilk seçeneğimiz ameliyat değildir. Özellikle deformitenin henüz başlangıç aşamasında olduğu, ağrıların çok şiddetli olmadığı durumlarda, ameliyatsız (konservatif) yöntemlerle şikayetlerinizi kontrol altına almayı hedefleriz. Burada dürüst olmak gerekir: Bu yöntemler altta yatan kemik eğriliğini sihirli bir şekilde düzeltmez. Amaç ağrıyı hafifletmek, bunyon üzerindeki baskıyı azaltarak konfor sağlamak ve deformitenin ilerleme hızını yavaşlatmaktır.

Ameliyatsız tedavi seçenekleri şunları içerir:

  • Geniş, yumuşak ve alçak topuklu ayakkabılar giymek
  • Bunyon çıkıntısı üzerine yapıştırılan koruyucu silikon pedler
  • Başparmak ile ikinci parmak arasına yerleştirilen makaralar
  • Gece uykuda kullanılan ve parmağı düz tutan ateller
  • Ayağın mekaniğini destekleyen kişiye özel tabanlıklar
  • Eklem esnekliğini korumaya yönelik fizik tedavi egzersizleri
  • Ağrının alevlendiği dönemler için anti-inflamatuar ilaçlar
  • Ağrıyı tetikleyen aktivitelerden (uzun süre ayakta kalmak gibi) kaçınmak

Bu yöntemler özellikle deformitesi esnek olan ve hafif düzeyde şikayetleri bulunan hastalar için oldukça faydalı olabilir. Doğru ayakkabı seçimi, tedavinin en önemli parçasıdır. Parmaklarınıza adeta bir ev konforu sunan, ön kısmı geniş ve yumuşak deriden yapılmış ayakkabılar, bunyon üzerindeki baskıyı anında azaltacaktır. Parmak arası makaralar ve gece atelleri, parmağı pasif olarak doğru pozisyonda tutarak gerginleşmiş yumuşak dokuları rahatlatabilir. Eğer halluks valgusa düz tabanlık gibi başka bir sorun eşlik ediyorsa, ayağın kavisini destekleyen özel tabanlıklar, yürüme sırasında basıncın daha dengeli dağılmasına yardımcı olarak hem başparmağınızdaki hem de diğer bölgelerdeki ağrıyı azaltabilir.

Fizik tedavi ise size özel egzersiz programları ile eklem hareketliliğini korumanıza ve ayak kaslarınızı güçlendirmenize yardımcı olur. Ancak unutulmamalıdır ki tüm bu yöntemlerin başarısı sizin tedaviye olan uyumunuza ve yaşam tarzı değişikliklerini benimsemenize bağlıdır. Eğer bu konservatif yaklaşımlara rağmen ağrılarınız günlük yaşamınızı engellemeye devam ediyorsa ve yaşam kaliteniz düşüyorsa, o zaman daha kalıcı bir çözüm olan cerrahi tedaviyi düşünmenin zamanı gelmiş demektir.

Ne Zaman Halluks Valgus Tedavisi İçin Ameliyat Kaçınılmaz Hale Gelir?

Halluks valgus ameliyatı kararı, genellikle bir yaşam kalitesi kararıdır. Röntgen filmindeki bir açıdan veya çıkıntının milimetrik boyutundan çok, bu durumun sizin hayatınızı nasıl etkilediğiyle ilgilidir. Ameliyatsız yöntemlerin tümünü denemenize rağmen hala günlük hayatınızda zorluklar yaşıyorsanız, cerrahi tedavi kaçınılmaz ve en doğru seçenek haline gelir. Ameliyat, estetik bir düzeltmeden ziyade, ağrıyı dindirmek ve fonksiyonu geri kazandırmak için yapılan tıbbi bir müdahaledir.

Peki, hangi noktada bıçak altına yatmaya karar verilir?

Ameliyatı düşünmeniz için geçerli nedenler genellikle şunlardır:

  • Sürekli ve kronik hale gelen ağrı
  • Günlük aktiviteler sırasında (yürüme, merdiven çıkma) yaşanan zorluk
  • Ayakkabı giymenin bir işkenceye dönüşmesi
  • Deformitenin gözle görülür şekilde ilerlemesi
  • Diğer parmaklarda da sorunların başlaması (çekiç parmak, nasır vb.)
  • Spor veya hobi gibi keyif aldığınız aktivitelerden mahrum kalmak

Eğer sabah uyandığınızda ilk adımınızı atarken bile ağrı hissediyorsanız, market alışverişi gibi basit bir aktivite bile size zor geliyorsa, torunlarınızla parkta koşup oynayamıyorsanız veya sadece ayakkabı mağazalarında size uygun bir model bulamadığınız için umutsuzluğa kapılıyorsanız, ameliyatı ciddi olarak düşünme vaktiniz gelmiş demektir.

Amaç sizi sadece ağrıdan kurtarmak değil aynı zamanda kaybettiğiniz fonksiyonları ve yaşam enerjisini geri kazandırmaktır. Bu karar, sizin beklentileriniz ve cerrahınızın değerlendirmesi sonucunda ortaklaşa alınacak en sağlıklı karardır. Semptomların yarattığı yük, cerrahinin potansiyel risklerinden ve iyileşme sürecinden daha ağır basıyorsa, altta yatan bu yapısal sorunu kalıcı olarak çözmek için en etkili yol cerrahidir.

Halluks Valgus Tedavisi Ameliyatında Hangi Farklı Teknikler Kullanılıyor?

Halluks valgus tedavisinde “tek beden herkese uyar” bir yaklaşım yoktur. Her hastanın deformitesi parmak izi gibi kendine özgüdür. Bu nedenle sorunu çözmek için cerrahın alet çantasında 150’den fazla farklı teknik bulunur. Hangi yöntemin seçileceği; deformitenin şiddetine, esnekliğine, eklemde kireçlenme olup olmadığına ve sorunun nereden kaynaklandığına bağlı olarak kişiye özel olarak belirlenir. Ameliyatın temel felsefesi, daha önce bahsettiğimiz devrilmiş çadır direğini yeniden düz bir hatta getirmek ve sağlamlaştırmaktır.

Cerrahi teknikleri genel olarak iki ana grupta toplayabiliriz:

Grup 1: Kemiğin Pozisyonunu Değiştiren Ameliyatlar (Osteotomiler)

Bu en sık başvurulan yöntem grubudur. Osteotomi, kemiğin kontrollü bir şekilde kesilerek, olması gereken doğru pozisyona kaydırılması ve ardından küçük, özel vidalar veya plaklarla bu yeni pozisyonunda sabitlenmesi işlemidir.

Hafif ve orta dereceli deformitelerde genellikle birinci tarak kemiğinin başparmağa yakın olan ucundan bir düzeltme yapılır (Chevron/Austin osteotomisi gibi). Bu kemik başında “V” şeklinde bir kesi yaparak kemik başını yana kaydırmak gibidir.

Deformite daha şiddetliyse ve tarak kemikleri arasındaki ayrıklık fazlaysa, düzeltmeyi daha kökten yapmak gerekir. Bu durumda kemik kesisi, tarak kemiğinin ayağın ortasına daha yakın olan tabanından yapılır (Proksimal osteotomiler). Bu daha güçlü ve daha kapsamlı bir düzeltme sağlar. Scarf osteotomisi gibi “Z” şeklindeki kesiler ise, hem kaydırma hem de döndürme imkanı sunarak üç boyutlu düzeltmeye olanak tanır.

Bu kemik düzeltme işlemlerine ek olarak neredeyse her zaman eklemin etrafındaki gerginleşmiş bağlar gevşetilir (yumuşak doku gevşetmesi) ve gevşemiş olan eklem kapsülü sıkılaştırılır. Bu düzeltmenin kalıcılığı için çok önemlidir. Bazen tüm bu işlemlerden sonra bile başparmağın kendi içinde hafif bir eğrilik kalabilir. Bu durumda son bir dokunuş olarak başparmağın kendi kemiğinden (proksimal falanks) küçük bir kama çıkarılarak tam bir düzlük elde edilir (Akin osteotomisi).

Grup 2: Hasarlı Eklemi Sabitleyen Ameliyatlar (Artrodez / Eklem Dondurma)

Bazı durumlarda, özellikle de başparmak ekleminde ileri derecede kireçlenme (artrit) gelişmişse, eklemi korumaya çalışmak anlamlı olmaz. Çünkü kireçlenmiş bir eklem, hem ağrılıdır hem de fonksiyonunu zaten kaybetmiştir. Bu gibi durumlarda, eklemi dondurma (artrodez) işlemi tercih edilir.

Bu işlemde, aşınmış kıkırdak yüzeyler tamamen temizlenir ve başparmak, yürüme için en ideal ve fonksiyonel pozisyonda vidalar ve/veya plak yardımıyla tarak kemiğine kalıcı olarak sabitlenir. Bu başparmak ekleminin hareketini ortadan kaldırır, ancak karşılığında ağrıyı tamamen yok eden, son derece etkili ve kalıcı bir çözüm sunar. Özellikle romatoid artritli hastalarda, daha önce başarısız bir ameliyat geçirmiş olanlarda veya deformitenin çok şiddetli olduğu yaşlı hastalarda altın standart bir yöntemdir.

Hangi tekniğin veya teknikler kombinasyonunun sizin için en doğrusu olduğuna, detaylı muayene ve radyolojik incelemeler sonucunda cerrahınız karar verecektir.

“Kapalı” Olarak Bilinen Minimal İnvaziv Halluks Valgus Tedavisi Nedir?

Geleneksel halluks valgus ameliyatları, deformiteyi düzeltmek için yaklaşık 3-6 cm’lik bir kesi gerektirirken, son yıllarda adını sıkça duyduğumuz Minimal İnvaziv Cerrahi (MIS) veya halk arasındaki deyişiyle “kapalı ameliyat”, bu işi çok daha farklı bir yöntemle yapar. Bu tekniği, büyük bir kapıyı tamamen açmak yerine, anahtar deliğinden girerek sorunu içeriden çözmeye benzetebiliriz.

Minimal invaziv cerrahide, cerrah cilde büyük bir kesi yapmak yerine, sadece 2-3 milimetre uzunluğunda birkaç küçük delik açar. Bu deliklerden, ucunda yüksek hızla dönen minyatür bir freze (burr) bulunan özel bir alet içeriye yönlendirilir. Cerrah, ameliyat sırasında floroskopi adı verilen ve anlık olarak röntgen görüntüsü sağlayan bir cihaz sayesinde, içeride ne yaptığını ekrandan takip eder. Bu rehberlik altında, kemik kesileri (osteotomiler) bu minyatür aletlerle, cildin altındaki kaslara, damarlara ve sinirlere neredeyse hiç zarar vermeden yapılır. Kemik, olması gereken pozisyona getirildikten sonra, yine bu küçük deliklerden içeri gönderilen özel vidalarla yeni yerinde sabitlenir.

Kısacası açık cerrahide yapılan kemik düzeltme işleminin aynısı, çok daha az doku travması ile gerçekleştirilmiş olur. Bu yaklaşımın hasta için pek çok potansiyel faydası vardır.

Minimal invaziv cerrahinin avantajları şunlardır:

  • Ameliyat sonrası daha az ağrı
  • Daha hızlı bir iyileşme süreci
  • Daha küçük ve estetik yara izleri
  • Daha düşük enfeksiyon riski
  • Daha az kanama
  • Genellikle daha kısa hastanede kalış süresi

Ancak bu teknik her hasta için uygun değildir. Deformitenin tipi, şiddeti ve hastanın kemik yapısı, bu yöntemin seçilip seçilemeyeceğini belirler. Ayrıca minimal invaziv cerrahi, özel ekipman ve bu konuda yüksek tecrübe gerektiren, öğrenme eğrisi olan bir tekniktir.

Bu yöntemin sizin için uygun olup olmadığına karar verirken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar da vardır:

  • Cerrahın bu teknikteki deneyimi ve eğitimi
  • Deformitenin çok şiddetli veya karmaşık olmaması
  • Eklemde ileri derecede kireçlenme bulunmaması
  • Ameliyat sırasında daha fazla röntgen ışınına maruz kalınması

Çocuğumun Ayağında Çıkıntı Var, Çocuklarda Halluks Valgus Tedavisi Nasıl Yapılır?

Çocuğunuzun veya ergenlik çağındaki gencin ayağında bir bunyon fark ettiğinizde endişelenmeniz çok doğaldır. “Juvenil Halluks Valgus” olarak adlandırdığımız bu durumun tedavisi, yetişkinlerden oldukça farklı bir yaklaşım gerektirir. Buradaki temel ayrım, çocuğunuzun iskelet sisteminin hala gelişimini tamamlamamış olması ve kemiklerinin uçlarında bulunan, boy uzamasını sağlayan “büyüme plaklarının” (fiz) hala aktif olmasıdır.

Çocuğunuzun kemiklerini, hala büyümekte olan taze bir fidana benzetebiliriz. Bu fidana yapılacak yanlış bir müdahale, onun gelecekteki büyümesini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle çocuklardaki halluks valgus tedavisinde temel felsefemiz, mümkün olan en konservatif ve sabırlı yaklaşımı sergilemektir.

Tedavi Yaklaşımındaki Temel Farklılıklar

Öncelikli hedefimiz, cerrahiden mümkün olduğunca kaçınmaktır. Tedavi planı şu adımları içerir:

Gözlem ve Takip: Deformitenin ilerleyip ilerlemediğini düzenli aralıklarla kontrol ederiz.

Ayakkabı Değişikliği: Çocuğunuzun, parmaklarına baskı yapmayan, önü geniş ve esnek ayakkabılar giymesini sağlamak en önemli adımdır.

Tabanlık Desteği: Eğer çocuğunuzda düz tabanlık gibi ek bir sorun varsa, ayağın arkını destekleyen özel tabanlıklar, yürüme mekaniğini düzelterek ağrıyı azaltabilir.

Aktivite Yönlendirmesi: Ağrıyı artıran aktivitelerden kaçınmasını önerir, ayak kaslarını güçlendirecek egzersizler konusunda aileye rehberlik ederiz.

Blog Yazıları