Ortopedi ve Travmatoloji, vücudun hareket sistemini oluşturan kemik, kas, eklem, tendon ve bağlarla ilgili tüm rahatsızlıkların tanı, tedavi ve önlenmesiyle ilgilenen tıp uzmanlık dalıdır. Bu alan, doğumsal kalça çıkığı gibi anomalilerden, düşme ve kaza sonucu meydana gelen kırık ve çıkıklara, spor yaralanmaları sonucu oluşan menisküs veya bağ yırtıklarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Ayrıca ileri yaşlarda sıkça görülen eklem kireçlenmesi (osteoartrit), omurgadaki bel ve boyun fıtıkları, skolyoz gibi duruş bozuklukları ve kas-iskelet sisteminin iyi veya kötü huylu tümörlerinin tedavisi de doğrudan bu bölümün uzmanlık alanına girer.
Yazı İçeriği
Türkiye’nin En İyi Ortopedi Doktoru Kimdir?
Türkiye’de ortopedi ve travmatoloji alanında çalışan birçok ünlü ve deneyimli doktor bulunmaktadır. Bu uzmanlar, eklem protezleri, spor yaralanmaları, skolyoz, omurga cerrahisi ve kırık tedavileri gibi pek çok konuda güncel ve etkili yöntemlerle hizmet sunmaktadır. Doktor seçimi; hastanın tanısı, yaşına uygun tedavi planı ve cerrahın uzmanlık alanına göre şekillenmelidir. “En iyi” doktor kişisel sağlık ihtiyaçlarına göre farklılık gösterebilir.
Vücudumuzun Hareket Sistemi Hangi Parçalardan Oluşur?
Ortopedinin dünyasına girmeden önce, bu alanın ilgi odağı olan kas-iskelet sistemini biraz daha yakından tanımak gerekir. Bu sistem, adeta bir mühendislik harikası gibi birbiriyle uyum içinde çalışan parçalardan oluşur. Vücudumuza o bildiğimiz şeklini verir, iç organlarımızı bir zırh gibi korur ve en önemlisi de bize hareket etme özgürlüğü sunar.
Bu sistemin temel yapı taşlarını şöyle sıralayabiliriz:
- Kemikler
- Kıkırdaklar
- Eklemler
- Bağlar (Ligamentler)
- Kaslar
- Tendonlar
Peki, bu yapıların her birinin görevi nedir? Kemikler sadece sert, cansız yapılar değildir. Vücudun kalsiyum ve fosfor gibi hayati minerallerinin deposudur ve içlerindeki ilik sayesinde sürekli olarak taze kan hücreleri üretirler. Adeta vücudun hem yapısal direği hem de yaşam destek fabrikasıdır.
Kıkırdak ise kemiklerin eklem yapan yüzeylerini kaplayan, pürüzsüz ve kaygan bir malzemedir. Tıpkı bir kapının gıcırdamadan açılıp kapanmasını sağlayan menteşe yağı gibi, kıkırdak da eklemlerin sürtünmesiz ve ağrısız hareket etmesini sağlar. Yürürken, koşarken oluşan darbeleri emen bir amortisör görevi de görür. İşte halk arasında “kireçlenme” dediğimiz durum bu değerli amortisörün zamanla aşınmasıdır.
Eklemler, iki kemiğin birleştiği hareketli kavşaklardır. Bağlar (ligamentler), bu kavşaklardaki kemikleri birbirine bağlayan sağlam halatlardır ve eklemin kontrolsüz hareketler yapmasını engeller. Kaslar ise hareketi sağlayan motorlardır. Tendonlar ise bu motorların gücünü kemiklere ileten çelik halatlardır. Kas kasıldığında tendonu çeker, tendon da bağlı olduğu kemiği hareket ettirir. Bu kusursuz uyum bozulduğunda, ortopedik sorunlar baş göstermeye başlar.
Ortopedi ve Travmatoloji Hangi Hastalıklarla İlgilenir?
Kas-iskelet sistemi o kadar geniş ve karmaşıktır ki ortopedi de zamanla kendi içinde birçok farklı uzmanlık alanına ayrılmıştır. Bir ortopedi ve travmatoloji uzmanı, bu alanların hepsinde temel bilgiye sahip olsa da pek çoğu belirli bir konuda derinleşmek için ek eğitimler alır. Bu hastaların çok daha odaklı ve uzman bir bakım almasını sağlar.
Ortopedinin başlıca alt dalları ve ilgi alanları vardır:
- Travmatoloji: Her türlü kırık, çıkık ve ezilme gibi acil yaralanmalar.
- Artroplasti: Halk arasında kireçlenme olarak bilinen durumlarda uygulanan kalça, diz gibi eklem protez ameliyatları.
- Spor Hekimliği: Menisküs yırtıkları, ön çapraz bağ kopmaları, omuz kas yırtıkları gibi sporcularda sık görülen sorunlar.
- Omurga Cerrahisi: Bel ve boyun fıtıkları, skolyoz (omurga eğriliği), omurilik kanal darlığı.
- Pediatrik Ortopedi: Doğuştan kalça çıkığı, çarpık ayak, çocukluk çağı kırıkları gibi 0-16 yaş grubunu ilgilendiren tüm sorunlar.
- El ve Üst Ekstremite Cerrahisi: El, bilek ve dirsek bölgesindeki sinir sıkışmaları, kırıklar ve tendon sorunları.
- Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi: Düz tabanlık, topuk dikeni, bağ yaralanmaları ve ayak bileği kireçlenmesi.
- Ortopedik Onkoloji: Kemik ve yumuşak dokularda görülen iyi veya kötü huylu tümörler.
Kırık ve Çıkık Gibi Ani Yaralanmalarda Tedavi Yaklaşımı Nedir?
Hayatın akışı içinde ne yazık ki düşmeler, spor yaralanmaları veya trafik kazaları gibi istenmeyen olaylar yaşanabiliyor. İşte bu gibi durumlarda oluşan kırık, çıkık ve bağ yırtıkları gibi sorunlar ortopedik travmatolojinin alanına girer. Çoklu yaralanmaların olduğu büyük travmalarda ilk öncelik her zaman hastanın hayatını kurtarmaktır. Solunum, kanama gibi hayati fonksiyonlar güvence altına alındıktan sonra, sıra uzuvlardaki yani kol ve bacaklardaki yaralanmaların tedavisine gelir.
Tedavideki temel amaç hasar gören kemik veya eklemi orijinal anatomik yapısına en yakın hale getirmek ve iyileşene kadar bu pozisyonu korumaktır. Bu sayede kişi, yaralanma öncesindeki fonksiyonlarına mümkün olan en üst düzeyde geri dönebilir.
Kırık tedavisinde kullanılan başlıca yöntemler mevcuttur:
Alçı ve Atel: Yerinden oynamamış veya çok az oynamış, stabil kırıklarda tercih edilir. Kırık bölgeyi dışarıdan sararak hareketsiz kalmasını ve doğru pozisyonda kaynamasını sağlar.
Cerrahi Tedavi (İçeriden Tespit): Eğer kırık parçaları çok yer değiştirmişse, bir eklemin içine uzanıyorsa veya açık kırıksa, yani kemik uçları cildi delmişse cerrahi gerekir. Bu ameliyatlarda, kırık parçaları orijinal yerlerine oturtulduktan sonra plak, vida, kemik içi çivisi gibi çeşitli metal implantlar kullanılarak içeriden sabitlenir. Bu hastanın eklemlerini daha erken kullanmaya başlamasına ve kasların zayıflamasını önlemeye yardımcı olur.
Cerrahi Tedavi (Dışarıdan Tespit): Özellikle çok parçalı ve ciddi yumuşak doku hasarının olduğu açık kırıklarda kullanılan bir yöntemdir. Kırığın üst ve alt kısımlarındaki sağlam kemiklere vidalar yerleştirilir ve bu vidalar dışarıda bir çerçeveye bağlanır. Bu sayede hem kemik sabitlenmiş olur hem de yaralı bölgeye bakım yapma imkanı doğar.
Eklem çıkıklarında ise durum biraz daha farklıdır. Burada aciliyet, eklemin en kısa sürede yerine oturtulmasıdır (redüksiyon). Bu işlem ne kadar gecikirse, eklemi besleyen damar ve sinirlerin hasar görme riski o kadar artar. Yerine oturtma işlemi genellikle anestezi altında yapılır ve sonrasında eklem, hasar gören bağların ve kapsülün iyileşmesi için bir süre atel veya bandaj ile istirahate alınır.
Eklem Kireçlenmesi (Osteoartrit) Neden Olur ve Nasıl Geçer?
Eklem kireçlenmesi, belki de ortopedide en sık karşılaşılan problemdir. Genellikle “aşınma ve yıpranma” hastalığı olarak tanımlanır ve bu oldukça doğru bir benzetmedir. Yıllar içinde, özellikle diz, kalça gibi vücudun yükünü taşıyan eklemlerdeki koruyucu kıkırdak dokusu yavaş yavaş incelir, pürüzsüz yapısını kaybeder ve sonunda tamamen ortadan kalkabilir. Kıkırdak kaybolunca, alttaki kemik yüzeyleri birbirine sürtünmeye başlar. Bu durum hareketle artan ağrı, eklemde sertlik, şişlik ve çıtırtı seslerine yol açar.
Kireçlenmenin gelişiminde rol oynayan bazı risk faktörleri bulunur:
- İleri yaş
- Aşırı kilo (Obezite)
- Genetik yatkınlık
- Daha önce geçirilmiş eklem yaralanmaları
- Eklemlerin aşırı ve tekrarlayıcı kullanımı
Kireçlenmenin tedavisinde sihirli bir değnek yoktur. Tedavi, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı, ağrıyı kontrol altına almayı ve kişinin yaşam kalitesini artırmayı hedefler. Genellikle basamaklı bir tedavi yaklaşımı izlenir.
Ameliyatsız Tedavi Yöntemleri:
Her zaman ilk tercihimiz bu gruptaki yöntemlerdir. Bunların başında yaşam tarzı değişiklikleri gelir. Özellikle diz ve kalça kireçlenmesinde kilo vermek, eklemlere binen yükü azalttığı için inanılmaz derecede etkilidir. Egzersiz, sanılanın aksine kireçlenmeye kötü gelmez; tam tersine eklem çevresindeki kasları güçlendirerek ekleme binen yükü azaltır. Yüzme, bisiklet gibi ekleme yük bindirmeyen sporlar özellikle tavsiye edilir. Ağrı kontrolü için basit ağrı kesiciler ve antienflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Bu tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda, eklem içine yapılan enjeksiyonlar gündeme gelir.
En sık uygulanan enjeksiyon türleri şunlardır:
Kortizon Enjeksiyonları: Güçlü bir antienflamatuar olup eklemdeki yangıyı ve şişliği hızla baskılayarak ağrıyı belirgin şekilde azaltır. Ancak etkisi geçicidir.
Hyaluronik Asit (Eklem Sıvısı) Enjeksiyonları: Normal eklem sıvısının ana maddesi olan bu maddeyi dışarıdan vererek eklem kayganlığını artırmayı ve bir miktar şok emici etki yaratmayı hedefler.
PRP (Trombositten Zengin Plazma): Kişinin kendi kanından hazırlanan ve büyüme faktörleri açısından zengin olan plazma kısmının ekleme enjekte edilmesidir. Vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını tetiklemeyi amaçlayan bir yöntemdir.
Cerrahi Tedavi:
Ameliyatsız yöntemlerin tümü denendiği halde kişinin ağrıları günlük yaşam aktivitelerini (yürüme, merdiven çıkma, oturup kalkma gibi) yapmasına engel olacak düzeye geldiyse, artık cerrahi tedavi düşünülür. Kireçlenmenin kesin cerrahi çözümü, aşınmış eklem yüzeylerinin metal ve polietilen gibi özel materyallerden yapılmış yapay bir eklemle değiştirildiği total eklem protezi (artroplasti) ameliyatıdır. Bu ameliyat, ağrıyı ortadan kaldırmada ve hastanın hareket kabiliyetini geri kazandırmada son derece başarılı sonuçlar verir.
Bel ve Boyun Fıtıklarının Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Omurga, üst üste dizilmiş omur kemiklerinden ve bu kemikler arasında yastık görevi gören disklerden oluşur. İşte bu disklerin içindeki jöle kıvamındaki çekirdeğin, dışındaki daha sert olan kılıfı yırtarak omurilik kanalına doğru taşmasına fıtık (disk hernisi) diyoruz. Bu taşan disk parçası, omurilikten çıkan ve kol veya bacaklara giden sinir köklerine baskı yapabilir. Bu baskı, fıtığın olduğu bölgeye göre farklı belirtilere yol açar.
Bel Fıtığının Tipik Belirtileri:
- Belden kalçaya ve bacağa yayılan, genellikle tek taraflı, keskin ve elektrik çarpması gibi bir ağrı (siyatik)
- Bacakta veya ayakta uyuşma, karıncalanma
- Etkilenen bacakta kas gücü kaybı (örneğin ayak bileğini yukarı çekememe)
- Nadiren idrar veya büyük abdest kaçırma (acil bir durumdur)
- Boyun Fıtığının Tipik Belirtileri:
- Boyundan omuza, sırta ve kola yayılan ağrı
- Kolda, elde veya parmaklarda uyuşma, karıncalanma
- Kol veya el kaslarında güçsüzlük (eşyaları tutmada zorlanma)
Fıtık tanısı konan hastaların büyük bir çoğunluğu ameliyatsız yöntemlerle iyileşir. Tedavideki ilk adımlar genellikle istirahat, ağrı kesici ve antienflamatuar ilaçlar, kas gevşeticiler ve fizik tedavidir. Fizik tedavi, omurga çevresindeki kasları güçlendirerek disklere binen yükü azaltmayı hedefler. Bu tedavilere yanıt alınamayan durumlarda, sinir kökünün etrafındaki ödemi ve iltihabı azaltmak için o bölgeye yapılan epidural steroid enjeksiyonları etkili olabilir.
Cerrahi tedavi ise son çare olarak düşünülür. Eğer hastanın ağrısı tüm bu tedavilere rağmen dayanılmaz düzeydeyse, kol veya bacaktaki güç kaybı ilerliyorsa veya idrar kaçırma gibi acil durumlar ortaya çıkmışsa ameliyat önerilir. En sık yapılan ameliyat, sinire baskı yapan fıtık parçasının mikroskop altında temizlendiği mikrodiskektomi işlemidir.
Skolyoz (Omurga Eğriliği) Hakkında Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?
Skolyoz, omurganın karşıdan bakıldığında yana doğru “S” veya “C” şeklinde eğrilmesidir. Bu sadece basit bir yana eğilme değil aynı zamanda omurların kendi etraflarında dönmesiyle oluşan üç boyutlu bir deformitedir. En sık ergenlik dönemine girerken, hızlı boy atma çağında ve nedeni bilinmeyen bir şekilde ortaya çıkar (idiyopatik skolyoz). Kız çocuklarında daha sık görülür.
Skolyoz tedavisinde karar verilirken iki önemli faktör göz önünde bulundurulur: eğriliğin derecesi (Cobb açısı) ve çocuğun büyüme potansiyeli. Tedavi seçenekleri eğriliğin şiddetine göre değişir.
Gözlem: Genellikle 20-25 derecenin altındaki küçük eğriliklerde tercih edilir. Çocuk, büyümesi tamamlanana kadar belirli aralıklarla röntgen çekilerek takip edilir. Amaç eğriliğin ilerleyip ilerlemediğini görmektir.
Korse Tedavisi: Büyümesi devam eden bir çocukta eğrilik 25 ile 45 derece arasındaysa korse tedavisi uygulanır. Korsenin amacı mevcut eğriliği düzeltmek değil daha da kötüleşmesini engellemektir. Bu nedenle çocuğun korseyi doktorun önerdiği süre boyunca (genellikle günde 18-20 saat) disiplinli bir şekilde kullanması çok önemlidir.
Cerrahi Tedavi: Eğrilik 45-50 derecenin üzerine çıkmışsa ve ilerleme eğilimindeyse, cerrahi tedavi gündeme gelir. Ameliyatta, omurga vidalar ve çubuklar yardımıyla mümkün olduğunca düzeltilir ve bu pozisyonda kemik greftleri kullanılarak dondurulur (füzyon). Bu eğriliğin hayatın geri kalanında ilerlemesini engelleyen kalıcı bir çözümdür.
Artroskopi (Kapalı Eklem Ameliyatı) Nedir ve Hangi Durumlarda Uygulanır?
Artroskopi, son yıllarda ortopedik cerrahide adeta bir devrim yaratmış olan minimal invaziv bir yöntemdir. Büyük cerrahi kesiler yapmak yerine, eklemin yanına açılan kalem ucu kalınlığında birkaç küçük delikten içeriye bir kamera (artroskop) ve cerrahi aletler sokularak yapılan bir ameliyattır. Kamera, eklemin içindeki görüntüleri bir ekrana yansıtarak cerrahın eklemin içini detaylı bir şekilde görmesini ve sorunu teşhis etmesini sağlar. Aynı zamanda diğer deliklerden sokulan özel aletlerle de tedavi gerçekleştirilir.
Artroskopinin geleneksel açık cerrahiye göre birçok avantajı vardır:
- Daha küçük ameliyat izleri
- Daha az ameliyat sonrası ağrı
- Daha düşük enfeksiyon riski
- Daha hızlı iyileşme süreci ve normal hayata dönüş
Artroskopi en sık hangi sorunların tedavisinde kullanılır?
Dizde:
- Menisküs yırtıkları (tamir veya temizleme)
- Ön ve arka çapraz bağ yaralanmaları (rekonstrüksiyon)
- Eklem kıkırdağı hasarları
- Eklem içine düşmüş serbest kemik veya kıkırdak parçalarının çıkarılması
- Eklem zarının iltihaplı hastalıkları
Omuzda:
- Kas (rotator kılıf) yırtıklarının tamiri
- Tekrarlayan omuz çıkıklarının tedavisi
- Omuz sıkışma sendromu
- Donuk omuz
Ayak bileği, kalça, dirsek ve el bileği gibi diğer eklemlerde de çeşitli problemlerin tedavisinde artroskopik yöntemler başarıyla kullanılmaktadır. Bu teknik sayesinde hastalar, çok daha konforlu bir ameliyat süreci geçirerek kısa sürede sağlıklarına kavuşabilmektedir.
En İyi Ortopedi Doktorları Neden Türkiye’de?
Türkiye’deki ortopedi uzmanları, eklem protezleri, sporcu cerrahisi, omurga ameliyatları ve travma tedavilerinde ileri düzeyde eğitim ve deneyime sahiptir. Robotik cerrahi, artroskopik yöntemler ve biyoteknolojik implantlar gibi modern teknikler etkin şekilde kullanılır. Rehabilitasyon merkezleriyle entegre çalışan sistemler, hızlı iyileşme ve yüksek hasta memnuniyeti sağlar. Ayrıca uygun maliyet, erişilebilir sağlık hizmetleri ve donanımlı hastaneler Türkiye’yi ortopedi alanında öne çıkarır.
Türkiye’nin En İyi Ortopedi Hastanelerine Sahip Olmasının Nedenleri?
Türkiye’deki ortopedi hastaneleri, spor yaralanmaları, omurga cerrahisi, kalça ve diz protezleri gibi alanlarda ileri cerrahi teknikler ve robotik sistemler kullanarak yüksek başarı oranlarına ulaşır. Uzman ortopedi hekimleri, rehabilitasyon ekipleriyle birlikte bütüncül tedavi süreçleri sunar. Ayrıca modern tıbbi altyapı, kısa iyileşme süresi ve uluslararası hastalara yönelik hizmet kalitesiyle Türkiye, bölgenin en tercih edilen ortopedi merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Türkiye’deki ortopedi doktorlarının yorumlarına doktortakvimi, Google Haritalar, Kadınlar Kulübü veya Ekşi Sözlük gibi platformlardan ulaşabilirsiniz.